Birinin aramasını beklememek ne kadar güzeldi. Dün.
Dünü beklediğimden çok daha rahat geçirdim. Bu sabah göğsümde bir taş varmış gibi uyanmadım. Görür müyüm, arar mıyım diye dertlenmedim. En son dört gün önce yatmadan mesaj atmıştım. Ona cevap vermeyip dün “nasılsın” diye aradı. Konuşacak bir şeyimiz olmadığını görünce bir dakika elli sekiz saniye sürdü. Kendimi iyi hissetmiştim. Dün geceyi de kısmen onsuz rüyalarla atlatmıştım. Bu hafta elimde büyüyen kitapları bitirecek, senaryolarıma odaklanacak ve daha pozitif olacaktım. Sabah msn’de online görmeme rağmen kendim online olmadım ve hemen çıktım. Ona bir şey söylemek umurumda değildi çünkü. Önemli olanın gidip paket almamak değil, cebindeki paketten sigara içmemek olduğunu fark edip facebook hesabımın buzlarını çözdürdüm. Kasmayınca daha da rahatladım. Ta ki öğleden sonra çat kapı gelene dek. Benimle biraz oturmak istemişmiş. Peh! İçeri girer girmez “ben aramıyorum diye sen de vazgeçtin sandım bugün msn’de de yoktun ama meğer bilgisayarın yanında değilmiş” dedi. Allah kahretsin! Bilgisayarım önümde olsa da yazmayacaktım ki sana… Neyse. Oturdu da oturdu. Ben ne kızmış gibi mesafeliydim ne de bitirmiş gibi. Yapmacık olmayan bir uzaklıktaydım. Sigara içmesine izin vermedim. Yüzümün asıklığını kendine bağlamama yönelik sorularına başka problemlerimi anlatarak karşı durdum. “seni beklerler, işin vardır” laflarıyla kalkıp gitmesini sağlamaya çalıştım. O ise inadına gelecek hafta ile ilgili planlar yaptı. Bana gelecekmiş, akşamları otururmuşuz, birlikte şu bir türlü tamamlayamadığım senaryomu yarışmaya yetiştirirmişiz, kendi işi olursa bile mutlaka ben ona gitmeliymişim… Hiçbirine evet demedim. Ama farklı olarak suçlamadım da. Neden görüşmüyoruz, neden aramıyorsun diye sormadım bir kez bile. Arama fırsatı olduğu bir anda aramadığından bahsedip beni alevlendirmeye çalışmasına bile buz gibi durdum, kızmadım. İşin en güzel yanı da gerçekten öyle hissediyordum. Umurumda değildi. Nasıl ki kalkıp gitti, ben çökmeye başladım. Önce yeni görmüş, ellerimin arasından kayıp gitmiş olmasının verdiği bir anlık duygudur dedim ama saatler geçse de kendime gelemedim. Kendime gelemediğim gibi daha da kötüye gidiyorum ve bu yazı yazılası oldu. O bana kaçan kovalanır yaptı, ben ona göz görmese gönül katlanır.
Günlerdir buraya da yazmak istediğim bir facebook-bazlı-arkadaş cümlesi: Senin beş para etmez kuralların varsa benim inandığım ölümsüz masallarım var…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder