Burun kıvrılan, filmleri yarım bırakılan, kimi zaman küçümsenen, belli bir kesimden fazlasına hitap edemeyen, olaylı yönetmen Gaspar Noe
yıllar içinde deli-dahi’ye, yeni filmi merakla beklenen adama,
filmlerine özel gösterimlerde bilet bulunamayan yıldız yönetmenliğe
terfi etti. Sadece izleyenlerin bildiği “Monica Belluci’li
tecavüz sahnesinin yönetmeni” iken, şimdi herkesin iyi kötü fikir
sahibi olduğu ya da olmak istediği biri o. Kimsenin beklemediği bir anda
Climax’i yaptı ve gediklisi olduğu Cannes Film Festivali’nden (uzun metrajlı bir film için) ilk ödülünü kucakladı.
Climax derin anlamlar yüklemek için özel çaba sarf etmeyi
gerektirdiğinden (ama bütün olaylar Fransa bayrağı önünde cereyan
ediyor/ama Fransa’da geçen filmde sanki kimse Fransız değil/ama yabancı
korkusu/ama şu/ama bu diyecekleri Noe’ye havale
ediyorum) ilk bakışta içerikten çok deneyim filmi. Karşımızda dört
filmlik de olsa kusursuz filmografiye sahip auteur bir yönetmen var ve
beşinci filmiyle kariyerinin biçimsel özetini sunuyor. Climax’in tanıtımının önceki dört film üzerinden yapılmasının sebebi de bu bana kalırsa. “I Stand Alone’u beğenmediniz, Irreversible’den nefret ettiniz, Enter the Void‘dan tiksindiniz, Love’a küfrettiniz, bir de Climax’i deneyin” diyen afiş; yönetmenin tüm kodlarını tek potada eriten bir iş olduğunu zaten muştuluyormuş, tabii izleyince anladık.
Filmde bir derinlik aramadığım için (oysa buldum) hakkındaki yazım da yüzeysel olacak (diyelim) ve “Noe’nin en boş filmi, senaryosu yok” gibi suçlamalara yüz vermeyeceğim. Çünkü bence Climax, ismine de atıfta bulunacak olursak; Noe
sineması alametifarikalarının zirvesi ve toplamı. Önce filmin son
dakikalarını görüyoruz, zamansal düzlemi hiçe saydığını hatırlatarak
başlıyor işe. Kapanış jeneriğini filmine başlamadan sonuna kadar
izleterek jenerik kurallarını umursamadığının bir kez daha altını
çiziyor. Kırmızı renkler, ülkesine alaycı bir selam (“bu bir Fransız
filmidir” yazısı), dehşete düşüren tek plan dans sahnesi derken göz
kırpma tadı veren sahne bağlama şekli de eklenince bunun bir Noe filmi olduğu kesinlik kazanıyor. “Başkası da yapardı” diyenlere “başkası taklit edebilirdi elbette” diyorum.
Enter the Void’un ilk yarım saati uyuşturucu kullanan
başkarakterinin zihninde geçiyordu. Climax’te de toplu bir uyuşturucu
kullanımı var ama bu kez insanların birbirlerine bakışları üzerinden
olayları takip ediyoruz. O yüzden Climax’in Noe’den beklenen “uyuşturucu kafası filmi” olmadığını iddia ediyor hatta Enter the Void
tekrarına düşmemek adına bundan özellikle kaçındığını düşünüyorum. Bu
bir toplu histeri filmi. Fransa bayrağı önünde toplanmış bir grup
Fransız ya da değil insanın (Fransa’da yaşayan insanlar diyelim) bir
araya gelip yaşadığı histerinin filmi.
İlk bakışta karakterlerin içkisine uyuşturucu katıldığını ve hepsinin
tribe girdiğini düşünüyoruz (ama gerçekte bundan asla emin olamıyoruz
ve suçlu bulunamıyor), ancak yine bana kalırsa hiç de öyle değil.
Başlarda birbirlerinden uyuşturucu istiyorlar, kimsede yok ya da vermek
istemiyor ama sonra uyuşturucuya maruz kaldık diye birbirlerini
suçlamaya başlıyorlar, bu ne perhiz diyelim. Üstelik bunu birer birer
kendilerinde fark etmiyorlar, biri çıkıp “bize bu yapıldı” diyor ve
herkes inanıp tribe girmeye başlıyor. Düşman olduklarını odadan atma
(sınır dışı etme?), seks yapmak istediklerine gidip zorla yanaşma
(tecavüz?), kıskandıklarını cezalandırma (recm ya da linç?), bakmak
istemedikleri çocuklarının sorumluluğundan kurtulma (modern ebeveyn
kâbusu?), itiraflarda bulunma ya da toplumun asla kabul etmeyeceği
arzularını açık etme gibi bastırdıkları hemen her şeyi ortaya
döküyorlar. “Suçlu ben değilim, kanımda gezen uyuşturucu.” Peki o
kanlarında gezen gerçekten sangria ile içtikleri mi yoksa özgürlük ve
başarı arzusunun dansla gelen adrenalin sayesinde yarattığı “rush” mı?
Biri “Amerika’ya gitmek istiyorlar (Amerika olmak istiyorlar)” mı dedi?
Başlığa gelecek olursak; Climax bence Unofficial Suspiria Remake, Suspiria (1977)’nın
başına gelebilecek en iyi yeniden çevrim hatta sinema tarihinde bir
filmi yeniden çekmek için bulunmuş en iyi yol. 41 sene sonra dans
okulundaki bir grup öğrencinin birer birer zarar görüşünü göstermenin
daha iyi yolu olabilir mi? 41 senede izlediğimiz yüzlerce korku gerilim
filminin ardından, bu türler kendi evrimlerini geçirmiş ve takdir gören
meziyetleri güncellenmişken, yapılacaksa böyle bir güncelleme
yapılmalıydı zaten. Biraz düşünün bağlantıları, hak vereceksiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder