20 Aralık 2010 Pazartesi

HARRY POTTER AND THE DEATHLY HALLOWS: PART 1 THE IMAX EXPERIENCE (2010) by DAVID YATES **



Harry Potter kitaplarının sonuncusundan uyarlanıp ikiye bölünerek gösterime sokulan ilk filmin yönetmeni; serinin beşinci ve altıncı parçaları olan Harry Potter and the Order of the Phoenix(2007) ve Harry Potter and the Half-Blood Prince(2009)’i yöneten kişi. Bu bilgi, filme temkinli yaklaşmak için yeterli.

Ne yazık ki Harry Potter filmleri milyar dolarlık kocaman bir şakaya dönüşmüş durumda. İlk filmden ve ilk kitaptan başlayarak size bütün Harry Potter evrenini sayfalarca anlatabilirim burada. Ancak gelinen içler acısı durum benim bu filmin eleştirisini yapmamı engelliyor. Şu an tek yapmak istediğim yakınmak.



Imax Deneyimi olsun, belki daha etkileyici olur diye gittiğim salonda filmi muhtemelen olabilecek en büyük ve berrak şekilde izledim. Ara verilmeden gösterildiği için ne dikkat dağıtıcı çocuklar vardı etrafta ne de laf olsun diye gelenler. Gayet kaliteli bir kitle ile izlediğim film bittiği anda yan tarafımda oturan çiftin kadın tarafı erkeğe şunu dedi: Hiçbir şey olmadı!

Harry Potter dünyasında son üç filmdir hiçbir şey olmuyor. Muhtemelen dünyanın en sıkıcı adamı olan David Yates filmleri yönettiği için bu böyle. Adamı hayal ettiğimde o kadar sıkıcı olmalı ki diyorum, yazılmış en heyecanlı hikâyelerden birini esneyerek izliyoruz. Bütün yıl beklediğimiz yeni Potter filminde gözlerimizi dinlendirmekte sakınca görmüyoruz sayesinde.



Voldemort’un aktif bir oyuncuya dönüştüğü heyecan ve hüzün dolu bu dur durak bilmez macerayı oradan oraya gidip çadır kuran üç ergenin sohbet akşamları filmine dönüştüren David Yates’e benim filmden çıkınca söylediğim ilk şey “Allah belanı versin” oldu. Benim gibi yıllarını sinemaya ve eleştirisine adamış birinin bir filmle ilgili söyleme ihtimali olan son cümle gibi durmuyor mu? İyi deriz, kötü deriz, belki aşağılarız ama yönetmene bela okumak? İşte Harry Potter ve Ölüm Yadigârları: Bölüm I bu kadar kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...