10 Haziran 2011 Cuma

PIRATES OF THE CARIBBEAN: ON STRANGER TIDES (2011) by ROB MARSHALL **


Gore Verbinski’nin yönetmenliği ve Johnny Depp’in varlığıyla başarıya ulaşıp Jerry Bruckheimer’ı daha da zengin eden üç filmlik Karayip Korsanları serisinin dördüncü halkası “Gizemli Denizlerde”nin yönetmeni; “Chicago”, “Memoirs of a Geisha/Bir Geyşa’nın Anıları” ve “Nine” filmlerinin Oscar adayı yönetmeni Rob Marshall. Kişisel görüşüm, Marshall’ın sinemada başarılı olmadığı ve kariyerinin birbirinden kötü filmlerle dolu olduğu yönünde.

250 milyon dolar bütçeli yeni Karayip Korsanları filmi sırtını tamamen Johnny Depp’e dayıyor. Rob Marshall, Gore Verbinski’den gördüklerini aynen uygulayıp seyirciyi kızdırmayacak denetimli ve garantici bir yönetim tutturuyor. Film, bekleneni veriyor ama bu kötü bir şey. İlk saniyesinden jeneriklerin ardından gelen sürpriz sahnesine dek her anı standart izleyicinin beklentileri doğrultusunda şekillendirilmiş “Gizemli Denizlerde”de cesaret ya da yeniliğe yer yok. Filmin bahsedilmesi gereken bir yanı varsa o da IMAX versiyonunun başarısı.

“Avatar” filmi sayesinde hiç olmadığı kadar popülerleşen 3D teknolojisi ufak tefek oyun konsollarından laptop ekranlarına varan bir yelpazede çantalarımıza kadar girdi. Ülkemizdeki sinemalar üç farklı sistemden birini kullanıyor. Bunlardan ilki ve en eskisi, iki farklı projektörden gelen 70mm. görüntüleri polarize gözlüklerle izleten IMAX. İlk salonunu Ankara’da, o zamanki ismiyle Akköprü Migros Alışveriş Merkezi’nde (şimdi Anka/Mall olarak anılıyor) Odeon Cineplex bünyesinde açan IMAX; Odeon’un AFM’ye satılmasının ardından ikinci salonunu İstanbul İstinye Park’ta açtı. AFM’nin gereken özeni göstermediği, Odeon’dan devraldığından beri çivi çakmadığı salonlar bugünlerde arızalarla boğuşuyor olsa da, diğer iki teknolojiden bariz üstünlüklerini kaybetmedi.


Cinebonus’un ülkemize getirdiği Sony destekli Real D 3D, IMAX’in aksine dijital bir kopyayı yine polarize pasif gözlüklerle izletiyor ama tatmin edici ışık gücü sunsa da perde büyüklüğü ve derinlik gibi konularda IMAX makaralarının gerisinde kalıyor.

Üçüncü teknoloji ise evlere giren aygıtlarda da sıkça rastladığımız active-shutter gözlük kullanan XpanD salonlar. Kimsenin tekelinde olmadığından Anadolu sinemalarında da tercih edilen bu sistem, ağır gözlükleri, ışığın çoğunu emen açılır-kapanır camları ve enerji-kızılötesi transmitter bağımlılığı gibi nedenlerle şimdilik en rahatsız edici deneyimin ismi.


“Gizemli Denizlerde”nin IMAX versiyonu, ülkemizde bu salonlarda izlediğimiz son film olan “Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1/Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1”in aksine bir ‘IMAX Deneyimi’ filmi değil, bir IMAX filmi. Bu ikisi arasında önemli bir fark var. ‘IMAX deneyimi’ denen şey görüntünün IMAX perdesinin daha büyük kısmını doldurmasına izin veren, iki boyutlu görüntü sağlayan bir geliştirme. IMAX filmleri ise aralarındaki mesafe insan gözüyle aynı, iki objektifli özel kameralarla çekiliyor. “Gizemli Denizlerde”, bu teknoloji ile çekilmiş filmler arasında şimdilik en gelişmişi. Üç boyutlu onlarca filmi dünyanın dört bir yanındaki perde ya da ekranlarda izlemiş olmanız, şaşırmanızı engellemeye yetmeyecek. “Gizemli Denizlerde”yi bir IMAX salonunda izleme şansınız varsa, bir filmin içinde nefes alıp vermek ne demek, deneyimleyebilirsiniz. Onun dışında filmin kendisi, sadece zaman kaybı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...