3 Ocak 2010 Pazar
HALLOWEEN II (2009) by ROB ZOMBIE **
Kişisel fantezileri House of 1000 Corpses(2003) ve özellikle The Devil’s Rejects(2005)’i sinemada izlerken kurdeşen döktüğüm Robert Bartleh Cummings adlı çılgın adam; önüne gelenin devam filmi çektiği Halloween serisine 2007 yılında kendini adayıp öyküyü en baştan ve daha tutarlı şekilde ele almaya çalışmıştı. Ortaya çıkan sonuç gerek sinematografisi, gerek oyunculuğu ve psikolojik tutarlılık gösteren senaryosu ile 1978 yapımı orijinal John Carpenter filminden bu yana yapılmış en iyi Michael Myers filmi olmayı başarmıştı. Özellikle ilk yarı boyunca izlediğimiz Myers’ın çocukluğu sinemanın en ürkütücü portrelerinden biriydi. Dünya çapında 80 milyon dolar gişe de getiren yapım, Jamie Lee Curtis olmadan da Halloween olacağını işaret etti. İki yıl sonra Rob Zombie’nin kendi başlangıcına devam filmi getireceği haberi de bu yüzden heyecan yarattı. Laurie Strode ve Myers’ı canlandıranlar dâhil ekibin büyük kısmı yerli yerindeydi. Yönetmenin filmini piyasadaki diğer korku filmlerinden ortalama 30 dakika daha uzun tutarak seriyi epikleştirme çabası aynen ikinci filmde de devam ediyordu. Ben de sinemadakinden 14 dakika uzun süren “unrated director’s cut” versiyonunu izlemeyi tercih ettim.
İlk filmden ödünç alınmış gibi duran, akıl hastanesinde eve dönmeyi bekleyen çocuk Myers’ın annesiyle yaşadığı sıradan bir anne-oğul anını göstererek başlayan film; on beş yıl sonrasına atlayıp rüya olduğunu anlayana kadar beğendiğimiz 25 dakikalık bir giriş yapıyor. Son dönem Fransız ve Amerikan şiddet pornolarına uygun sertlikte bol kanlı bu sahneler Halloween ruhunu yansıtmasa da hızlı bir açılış yaşatıyor. Yeni saç kesimi, temiz kıyafetleri, hızı ve cool duruşuyla alışık olduğumuzun biraz dışında duran Myers figürü, filme serpiştirilen eğreti medya eleştirisi, lezbiyen karakter ve “golden shower” gibi konularla günümüze uygun bir film zamanı yaratılmaya çalışılmış. Bu duruma gönül rahatlığı ile evet diyebilecek bir Myers hayranı olduğunu sanmıyorum. Michael Myers filmleri bütün teknik yetersizlikleri ve akıl dışılıklarına rağmen serinin takipçileri tarafından yüksek sesli sevinç gösterileri ile izlenir. Zombie’nin 2007’de çıktığı yenilikçi yolu 2009’da fazla amacından saptırdığını düşünüyorum.
Bu filmin önceki dokuz Halloween filminden farklılıklarına gelelim. Seri boyunca konuşmayan Michael’ı önünde duran çocukluğu formundaki hayalet ile dile getiren yönetmen böyle radikal bir değişiklik yapsa da karakterine tek bir işe yarar replik verip efsaneyi derinleştiremiyor. Artık akıl sağlığının olmadığı sır olmayan Michael’ın çoğu sahnede yaptıklarına karar verme mekanizması olarak annesinin hayalinin-hayaletinin gösterilmesi-konuşturulması ise No Country for Old Men(2007)’de “motivasyonsuz kötülük” temasını suç filmlerine yedirdikleri için yere göğe koyulamayan Coen kardeşlerin yaptığının aksine korku filmlerinde zaten olan bu durumun tersini yaratma çabası olarak filmin en çok kan kaybettiren yarasına dönüşüyor. Dr.Samuel Loomis karakterinin de bugüne dek en işlevsiz kaldığı ve hatta özünün çarpıtıldığı filmin bu olması artık affedilecek bir yan bırakmıyor. Finalde maskenin düşmesi ve Myers’ın sakallı, orta yaşlı sıradan bir Amerikalı şeklinde resmedilmesi ise mide bulandırıcı. Peki, neden iki yıldız derseniz, bir Michael Myers filmi izlemek her zaman güzel derim.
Son olarak yeni serinin Zombie’nin karakterleri ile başka bir senarist ve yönetmen tarafından 2011’de gelecek filmle devam edeceğini söyleyelim. Ancak bu sefer hiç ümit yok.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
bu yazını pek bi beğendim. tam bir haftanın vizyon filminin eleştirisi olmuş. biraz uğur vardanı hatırlattı. diğer yazıların da bu havada olursa bence iyi olur. geçmiş filmlerle bağını fln iyi kurmuşsun. keep going
YanıtlaSilBu filmi seyretmedim bile sadece AĞLAYACAK OMUZ ARAMANI öğrendikten sonra kendimi belli etmeden bi tek burdan yazabilirim diye düşündüm. ve o cümlene değinmeyeceğim.hayatını değiştir artık büyü eski yıllarsaki serkan dan farkın olsun.bak etrafındaki herkes farklı hayat kuruyor yada uğraşıyor. neye inat yapıyosun neye direniyosun neyi ispata uğraşıyosun?. hayatını irdelemekten vazgeç olmayanlara ağlamaktan elindekilerle mutlu ol. ve evet haklısın banane ben kimimde sana bunları söylüyorum işte benimkide vakit öldürmek diyelim... canım kahve isterse untma bana borcun var...
YanıtlaSil