8 Ocak 2010 Cuma

REQUIEM FOR A VILLAGE

Konya merkeze 95 kilometre
Ankara Kızılay’a 200 kilometre
Bir kasaba
Herkesin gülmeye eğlenmeye mutlu olmaya gayret ettiği
Sokaklarında melankoliye zor rastlanan
İnsanların sizi bağrına basacağı, her seferinde selam verip halinizi soracağı
Sizi severse karsız satış yapacak bakkalların olduğu
Her karşılaşmanızda yedirip içirmeye çalışan ama laf olsun diye değil bunu yürekten isteyen cömert insanların yaşadığı
Bir ramazan boyu akşamları sofranızı yalnız bırakmayacak komşularla dolu
Gördüğü anda yüzü tebessüme teslim olan, içebileceğiniz en güzel çayı demleyip birini bitirmeden diğerini önünüze koyan, bunu aylarca sıkılmadan yapıp tek kuruş almayan bir kahve sahibi ile tanışabileceğiniz
Masaya on bardak içecek getirdiği tepsiyi devirme pahasına tek eline alıp, içinden sizinkini diğer eliyle önünüze servis eden kibar işletmecilerin yaşadığı
Davetlerin, eğlencenin bitmediği
Görüşmekten, sizi gezdirmekten asla bıkmayacak bir halkın yaşadığı
Beğenilerini dillendirmeye erinmeyen, güzel dileklerini sevgilerini esirgemeyen teyzelerin olduğu
Bıkmadan usanmadan her sabah size kahvaltı taşıyan bir iş arkadaşınızın olabileceği
Özel işiniz için kendi işini gücünü bırakıp arabasıyla size 500 kilometre şoförlük yapan, yolda yemek ve tatlı yedirip bir kuruş almadan sağ salim kapınızın önüne geri bırakan dostlar edinebileceğiniz
Saydıklarım maddi görünse de maddeyi esirgememeyi başarabilen insanların hayret edilecek kadar azaldığı dünyamızda bozulmadan kalanların sanki bir araya toplandığı
Türkiye’nin genel duruşunun aksine eşcinselliği ayan beyan ortada, ilişkilerini herkesin gözü önünde yaşamış birini bile masasına oturtup ona arkadaşım demekten çekinmeyen, böyle insanların toplumdan dışlanmaması gerektiğini savunan erkeklerin egemenliğinde
Modifiyesiz, süssüz, entelektüel kaygılarla hamurlaşmamış, kırılmamış, bükülmemiş, unuttuğumuz erkek tanımının sözlük karşılığı adamların olduğu
Aşkı da sevgiyi de bulabileceğiniz
Gittiğiniz için üzüntüleri gözlerinden okunan duygusal insanlarla çevrili
Ve bana ne kadar güvendiğini, sevdiğini göstermek uğruna beş yüz bin TL civarındaki mal varlığını boş senede imza atarak ayağımın altına seren birinin yaşadığı
11 Eylül 2008’de mecburi hizmet için geldiğim Kolukısa kasabasından 08 Ocak 2010’da bir başka mecburi görev için ayrılmak zorunda kaldım.
Kesinlikle yeniden gideceğim.
Size de tavsiye ederim.
Ercan, Akın, Bülent, Yasin, Mehmet, Musa, Adil, Mustafa, Osman, Şükran, Kadir, Hüseyin, Bekir, Hasan, İrfan, Ali, Halil, Hasan, Mecit, Kadir, Fuat, Yusuf bey ve iş arkadaşlarım… Hepinize bu muhteşem 16 ay için teşekkür ediyorum…

1 yorum:

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...