23 Ocak 2010 Cumartesi
THE HURT LOCKER (2008) by KATHRYN BIGELOW ***
In the Valley of Elah(2007) adlı Irak temalı 9/11 sonrası Paul Haggis filminin de hikâyesini yazan Mark Boal’ın filme alınmış ilk uzun metraj senaryosu ona aralarında Altın Küre, BAFTA, Chicago Film Critics, Venedik, Writers Guild of America’nın da bulunduğu birçok seçkide en iyi uyarlama senaryo dalında adaylık ya da ödül getirdi. Bunda şüphesiz metnin acelesizliğine ihanet etmeyen, gösterişten kaçınan rejinin de büyük etkisi var. Cilalı Irak filmlerinden bu yavaşlığı ve kahramansızlığı ile ayrılan The Hurt Locker, izlerken zorlasa da tavrıyla alkışı hak ediyor. “Bomba Günlükleri” adıyla da anılabilecek film zamanının çoğunu Irak’ta evlerine dönmek için gün sayan Amerikan askerlerinin ortalıkta gezen canlı-cansız bombaları etkisiz hale getirme çabalarını altı kısık bir heyecanla sunmaya adıyor. Film; birkaç cümlelik karakter tahlilleri, kimseyi kahraman ya da mağdur yapmayan dengesi, olaylara gerçekte ne kadar sürüyorlarsa o kadar vakit ayıran tavrıyla Ridley Scott ve şürekâsının bütün doğu medeniyetlerini dize getiren CIA ajanı güzellemelerinden oldukça uzak bir noktada duruyor. Törenlerde eski eşi James Cameron’un Avatar’ı ile çarpıştırılacak kadar güçlü bulunan bağımsız filmini çok az salonda kısıtlı süre gösterebilen Bigelow toplamda Avatar’ın bir günlük hâsılatına bile ulaşamadıysa da, övgüde ondan geri kalmıyor. Bahsettiğimiz ana akım stüdyo filmlerinin nasıl ki bilet parasına kıyıp izleyen kalabalık seyircisi hazırsa ve bu hesaplanarak yapılıyorlarsa, bu tarz filmlerin de beğenmeye hazır entelektüel kesime ve eleştirmenlere yönelik yine aynı hesapçılıkla yapıldığını düşünüyorum. O yüzden uygulamadaki başarısı dışında beni etkileyen bir film olmadı karşımdaki.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
Tek cümleyle beğenmedim,sıkıldım,ödül haketmiyodu.
YanıtlaSil