5 Eylül’de bıraktığım spora döndüm. Şehrin en iyi salonuna altı aylığına üye oldum. Yeni mezun bir kızımıza reçete yazmayı öğrettim. Uyudum, uyandım, nöbet tuttum.
10 Eylül’de korkunç bir şey oldu. 28. yaşımın ilk korkunç şeyi.
Bana değil ama en çok sevdiğime. Zordu ama imkânsız değildi. Organize olduk,
düşüncelere daldık, ağladık ama karar verip başardık. İçinden çıktık. Aferin
bize.
Bir lise arkadaşım daha evlendi 16 Eylül’de. Biz (ben ve en
sevdiğim) doğuya gittik. Yanımızda şoför vardı, şoför kanımıza daldı.
Asker arkadaşlarımın da desteğiyle Adana Altın Koza Film
Festivali’nde güzel günler geçirdim. Filmlerim.com için haberler yaptım. Gerçek
gazetecilerle, televizyoncularla tanıştım. “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın
yayınlanan ilk eleştirisinin yazarı oldum. Chai Tea Latte içinde yüzdüm.
Perihan Mağden’in “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne” adlı kitabını
okudum.
İlkokul arkadaşlarımla İstanbul’a gittim. Kiralık tekneyle
boğazda gezip içki içtim. Köprünün ayağında kahvaltı yapıp fotoğraf
çektirdim. Octoberfest’e katılıp Can Bonomo dinledim. İlk editörümle tanıştım.
Eski çamla seks yaptım. Pizza üstünde yürüdüm. Teleferiğe bindim. Gıda
mühendisi arkadaşımla şehrin ünlü restoranlarına lezzet turu yaptım. İlk
margaritamı ve ilk Sex on the Beach’imi içtim. İlk defa Taksim Gezi Parkı’nda
yürüdüm. Lades’de menemen yedim. Arter, SALT, Çukur Meyhane gibi yerleri
gördüm. Filmekimi’nde muhteşem filmler izledim. Sinemada üzerime kusuldu.
Bienal’i gezdim. Lükse takıldım. İstanbul’u ilk kez böyle derin hissettim.
Parçası oldum. iOS5 yükledim.
19 Ekim’de 26 şehit verdik.
Biriyle tanıştım. Adını 48 saat koydum. 48 saatte bir sevişmeye
başladım. Maraş gibi yerde düzenli seks hayatım oldu. Seks + spor + tiyatro +
yazı + nöbet + uyku oldum. Dolandırıcıma dolanmaya başladım. Aylardan kasım
idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder