18 Mart 2011 Cuma
TRON: LEGACY (2010) by JOSEPH KOSINSKI **-
“Tron Efsanesi” yönetmen Joseph Kosinski’nin ilk uzun metrajlı filmi. İlk denemesinde bu kadar büyük bir işin altına girmesi şaşırtıcı, çıkan sonuç ise alkışlanası. Ama bunu yalnızca filmin görsel yetkinliği açısından söylediğimi bilmelisiniz.
1982 yılında, henüz ortada doğru düzgün bilgisayar bile yokken Steven Lisberger bilgisayarların içinde geçen bir film çekti. Jeff Bridges’in başrolde olduğu Tron(1982) efsane olmayı ne kadar hak etse de, bir grup sinefil tarafından bilinen ve sevilen kült bir yapım olarak anılmaktan öteye gidemedi.
28 yıl sonra, yıllardır beklenen ve projelendirilmesine rağmen bir türlü gerçekleşmeyen devam filmi geldi Tron’un. Yine Jeff Bridges’in, üstelik teknoloji sayesinde 28 yıl önceki haliyle karşılıklı oynadığı Tron Efsanesi, Walt Disney’in başarılı pazarlama çalışması ile 171 milyon dolarlık bütçesine karşın tüm dünyada 397 milyon dolar hasılat ve en iyi ses kurgusu dalında Oscar adaylığı elde etti.
Tamamına yakını sanal ortamda geçen filmin diğer başrol oyuncusu 26 yaşındaki Garrett Hedlung, ilk önemli rolünde başarılı bir performans sergileyemiyor. House dizisinden “13” olarak tanıdığımız ve yakın zamanda Paul Haggis’in The Next Three Days(2010) filminde izlediğimiz Olivia Wilde ise üzerine düşeni layıkıyla yapıyor.
Film, bir Walt Disney projesi olmanın tüm gerekliliklerini yerine getiriyor. Çocuklar için sahip olunası oyuncaklar sunarken, büyüklere de aksiyon vaat ediyor. Ancak perdede gördüğümüz tüm detaylar özenli ve ilginç dursa da filmin aşırı uzun süresi bir yerden sonra sıkıntı vermeye başlıyor.
Filmin iki buluşundan biri olan “disk savaşı” her ne kadar fazla naif ve heyecansız olsa da motosiklet yarışı sahneleri muhteşem anlar sunuyor. Neredeyse Speed Racer(2008) kadar iyi.
"Tron Efsanesi" güçlü çatışmalar üzerine oturmuyor. Haddinden fazla ölü an içeriyor. Yine de yarattığı görsel dünya ve kendine has estetiği ile orijinal filmi merak ettirmesi açısından önemsenebilecek, 3D hayranlarını fazlasıyla tatmin edecek bir yapım var karşımızda.
Düşündürmeyen, heyecanlandırmayan, sadece durup güzelliğine bakmamızı isteyen bir film.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
Açıkcası yaratıcımız kavramı beni biraz rahatsız etti.yeni dna lar oluşturma falan... seyretsemde beğenemiyorum bi türlü bu sebeplerden.. ki böyle çok film var o ayrı :)
YanıtlaSil