24 Mart 2011 Perşembe

“YA SEN GİTTİN DİYE UZAKLARA, SENSİZLİĞE ALIŞIRSAM…”

Paralel evrende sakatladığım dizim iyice sızlıyor. İshal, yutkunma güçlüğü, uyuma bozukluğu ve halsizlik; sen gitmek zorunda kaldığından beri beni bırakmayanlar. Gerçekten çoğu hastalık ruh halinden. İnsanlar mutsuz oldukları için hastaneler bu kadar kalabalık. Ben ki; hiç hasta olmamakla övünen, hiç ağrı kesici içmemiş. Yine bekliyorum. Bütün bu fiziksel rahatsızlıklar umurumda değil. “Ya ben sevgilim ummadığım kadar, seni çabuk unutursam…”

Dün geceye göre bir basamak iyiyim şu an. En azından uyanık olduğum için kâbuslar görmüyorum. Peki, benden medet uman kıza yas tuttuğumu neden söylemiyorum.

Önümüzdeki dört gün çalışmak ve uyumakla geçecek. Sen benden uzakta tutulduğundan, herkese bağıracağım elimde olmadan. Sen rahat uyutulmadığın için uyuyamayacağım. Yediğim burnumdan gelecek. Üstelik ne olduğunu bile bilmiyorum henüz. Neden orada olduğunu. “Ya öğrenince bütün günahlarını, duygularımı başımdan atmak zorunda kalırsam…”

Mutlu olan, umudu olan kimseye tahammülüm yok. İki gündür açmadım telefonlarımı. Beni özleyen bir ses duymaya ya da hatırımı soranlara ağzımı açmaya gücüm yok. Senin arayamayacağından emin olduktan sonra, kim aramış diye bakmaya lüzum yok.

Seni bir kez gördüğüme, kim inanır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...