Günde 12 saat uyku, 9 saat çalışma, 3 saat öz bakım. İşte son bir haftam.
İki gün önce bir kız arkadaşım kendinin farkına varıp; “sanırım milletin gelip gittiği, her şeye bir yorumu olan, bir türlü istediği noktaya gelememiş ama artık çok da dert etmeyen, kedisiyle yaşayan birine dönüşeceğim” dedi. Sanırım ben şimdiden öyleyim. İhtirasları olan, çok bildiğini sanan, burun kıvıran biriyken; ihtiraslarını teke indirgeyen, pek bir şey bilmediğini fark eden, burun kıvırdıklarının da altına tamah eden birine dönüştüm.
Sabah, Üç Maymun telefonumun Yıldız Tilbe çalamayan akrabasının mono alarmı ile tam 8.30’da uyanıp 10 dakika içinde işe iniyorum. Sub-kortikal muayenelerimi yapıp, sub-sub-kortikal tedavilerimi öneriyorum. 50’ye yakın internet sitesi içeren sık kullanılanlar listemdeki her öğeye tıklayıp bir-iki köşe yazısı okumak dışında işe yaramayan 1 saat geçiriyorum. Best FM’de Arzu’nun İnleyen Nağmeleri başladığında ise 12.00’ye kadar çay içmek ve bazı sitelere tekrar girmek dışında işim kalmıyor. Evet; yeni çıkan bütün filmleri, albümleri takip ediyorum, işime yaramayacak medya haberleri ile doluyorum, bir iki arkadaşa selam verip gönüllerindeki yerimi anımsatıyorum ama o kadar da olsun.
Öğleden sonra daha da boşluğa düşüyorum. Elimde varsa dergi ya da kitap, onları okuyorum ama çoğu zaman da olmuyor. Eğer uğrarsa bir neo-arkadaş, belki 17.30’un gelmesi hızlanıyor.
Eve çıktığım anda yemek yiyip 17.45’te tamamen boş kalıyorum. Sonra? Ne kendim ne de dünya için hiçbir şey yapmıyorum.
Bu hayat tarzını benimseyememem ise ayakkabımdaki taş. Birçok insan iki eksik kırk fazla aynı günü yaşıyor. Sorun kabullenmekte.
Artık saplantı boyutuna vardığını rüyalarımın içeriğinden anladığım ihtirasım ise bana zarar verme aşamasına çoktan girdi. Bu sabah klasik bir film sahnesine uyandım mesela. Bugüne dek ikincisi nasip olmasa da dün gece birbirimize sarıldık. Ben onun bırakmasını bekledim, o benim, ikimiz de bırakmadık. Ben uyandım. Elbette rüyaymış dedim. Bunun rüyama girmesi ile ilgili yorumlarda bulundum, konuyu bilen dostlarımı arayıp konuştum. Sonra telefon çaldı. Saat 8.42’ydi. Alarm kurmayı unutmuştum. Bu sefer gerçekten uyandım.
Ne olursa olsun bir şeyi bu kadar çok istemek ya da bu kadar ihtiyacı olmak sağlıklı olamaz.
Farklı olduğu için mutlaka uğranan ama vakti gelince gidilen bir evim olsun istemiyorum. Kedileri de sevmem.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2023 - Kalan 6 Ay
Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...
-
Başlığın bile yeterince şok edici olduğunun farkındayım. Günlerdir arabesk soslu aşk nidalarımı okumaktan sıkılmışsınızdır belki düşüncesiyl...
-
Yasemin Alkaya; bale eğitimi almış, konservatuar mezunu bir tiyatro sanatçısı olarak tanınıyor. Fotomodellik de yapmış ve bir kafe işletiyor...
'Ne olursa olsun bir şeyi bu kadar çok istemek ya da bu kadar ihtiyacı olmak sağlıklı olamaz.'
YanıtlaSilÇoğumuz sağlıksız yaşıyoruz o halde.