19 Ağustos 2009 Çarşamba

ÇÖL (19.08.2009)


Her gün gelen bir hastam var. Orta yaşlı, güzel sayılabilecek, zarif, evli ve çocuklu bir kadın. Aylar önce ilk geldiğinde depresyon teşhisi koymuş, ailesi ilaçları temin etmeyi reddedince de dört ay boyunca kendim gidip ilacını getirmiş ve gizlice vermiştim. Kendini git gide daha iyi hissediyor, yüzü gülüyordu. Bir gün bana evimin yerini sordu ve “bir hediye” getireceğini söyledi. Son derece ahlaksız olduğumdan aklıma süt ya da yumurtadan farklı şeyler geldi ve sert bir dille hayır dedim, zahmet etmemesini ama illa ki kendini borçlu hissetmemek adına bir şey getirmek istiyorsa sağlık ocağına getirebileceğini söyledim. O günden sonra üç ay kadar uğramadı. Geçen hafta bitmiş bir halde, yüzü gözü çökmüş, her tarafının ağrıdığını, boğulduğunu, uyuyamadığını, yaşamak istemediğini söyleyerek geldi. İlacı bıraktıktan sonra böyle olduğunu öğrenince artık ona yardım edemeyeceğimi, saatlerce kendi çapımda terapi yapıp ilaç sağlamama rağmen o uyum sağlamadıktan sonra elimin kolumun bağlı olduğunu anlattım. Kocasıyla, çocuklarıyla tekrar tekrar gelip gitmeler derken bir haftadır beni canımdan bezdirdi. Sakinleştirici iğneler, sahte ateşlerine antibiyotik tedavileri fayda etmedi. Gerçek bir psikiyatra gitmelerini önerip onları aynı şikâyet ile bir daha görmek istemediğimi tavırlarımla belli ettim.

Şimdi “Serkan da artık hasta muhabbetine başladıysa yandık” diye düşünüyor olabilirsiniz. Aksine, senaryolarımda bile hastaneler ve doktorlarla ilgili hikâyelerden uzak durmaya çalışıyorum. Bu hikâyeyi birazdan anlatacaklarımı daha iyi anlatabilmek için yazdım.

Büyük bir çölün ortasındayım. Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne sahip ilinin tek ağaç içermeyen bir bölgesinde, boşlukta. Bu boşlukta tutunduğum bir insan var. Her insanın bir şeylere tutunması gerektiğini zannedenlerdenim. Ben abartanlardanım. O yoksa her şey eksik, o varsa her şey tamam havalarındayım. Henüz on yaşında bir kardeşin var, seni ondan bile kıskanıyorum kafasındayım. Anlattığım insanlar artık onu rahat bırakmamı söylemekten bıktılar. Onun psikolojisi ile daha fazla uğraşmamamı, ben gittikten sonra benden daha mutsuz olacağını iddia ediyorlar ama ben yapamıyorum. Rüyalarım ve gözümü kapadığım her saniye dâhil, yirmi dört saat onu düşünüyorum. Yorgunluktan ölsem, onu görünce söyleyecek tek kelimem kalmasa da yanında çanta olmak istiyorum. Onun çıkarlarını savunmak, başına gelebilecek her kötülükten korumak, gözümden sakınmak, maddi manevi onun için ne iyi olabilirse onu hemen yapmaya başlamak güdüleriyle dolaşıyorum ortalıkta. Kendimi hiçe sayıp. Tek mutluluğumu o yapıp. Onun için temizleniyor, onun için kalan bir tutam saçımı tarıyor, o sesimi duysun diye konuşuyorum.

Ona bir gelecek planı sunmuştum. Kabul etmediği, kabul ettirmek için aylarca uğraştığım bir ilişki türüydü. Sonunda başardım, oldu. Yetmedi yeni bir tanımda bulundum. O tanımı garip bulsa da işim ilkinden daha kolaydı. Başardım. Şimdi yeni bir tanımım var. Baştan beri gerçekten aklımda olan ilişki şekli. Ama ne söylemeye cesaretim var ne de başarmak için yeterli zamanım kaldı onun dünyasında.

Sarhoşken, gidip sevdiğim kişiye açılmam konusunda bana ettiği ısrarlardaki öznenin aynadaki görüntüsünden başka bir şey olmadığını bilse keşke.

-Hayır diyecek, biliyorum.

-Nerden biliyorsun?

-Biliyorum. Her haliyle açıkça belli etti zaten.

-Belki de mecburen öyle davranıyordur ama sen açılınca o da seni sevdiğini söyleyecektir.

-Açılamam.

-Bir dene.

-Hayır derse dünya başıma yıkılır. Elimdeki halini de kaybederim.

-Belki hayır demez.

-I wasn’t born yesterday.

-O ne demek?

-Hayır diyecek.

 

not: İngilizce cümle ukalalığı hariç bütün yazılanlar her zaman olduğu gibi gerçektir. o cümle Recep İsmail Akın’a ithaf edilmiştir.

3 yorum:

  1. Geçmiş zaman ya açıldınmı? ne dedi? şimdi dahamı ii? yoksa söyleyemedinmi? ve banane aslında bunlardan...

    YanıtlaSil
  2. Açılmadım. İlişkimizi tehlikeye atmadım. Şimdi arkadaşız.

    YanıtlaSil

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...