11-13 Mart arasını İzmir'de geçirdim. İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Pegasus Havayolları ile iki kişi gidiş dönüş 65TL ödedik. Elimde Puşkin'den Yüzbaşının Kızı, sorunsuz bir yolculuk oldu.
İzmir'de okuyan bir tanıdığım, kalacağımız yer olan Balçova'ya nasıl ulaşacağımız konusunda bilgilendirmişti. Havalimanından İzban adlı banliyö trenine bindik 70 yaşındaki annemle. Sağlık sorunu nedeniyle gidişatın ters yönünde oturamayan annemin şansına tek boş koltuğun yüzü arkaya dönüktü. Karşısında oturan adama olabilecek en kibar ses tonu ve kelime seçimiyle karşı koltuğa oturabilir mi diye sordum, elbette sebebini açıklayarak. Aldığım cevap "annene özel araba tut, onunla götür" oldu. İnanamadım. Tartışma çıkmasın diye trenin başka bir köşesine yürümeyi tercih ettim ama "bir de İzmir olacak burası" diye söylenmeme engel olamayarak. Ne de olsa Güzel İzmir'deydik. Uzaktan duyulan sesler orada yaşayan herkesin aydın ve modern olduğunu muştuluyordu. İlk dakikadan kavga çıkaran İstanbul öküzü olmak istemedim. Halbuki annemle İstanbul'da toplu taşıma kullandığımızda (üç yıl oldu) bir kez bile ayakta gitmedi. Onu farketmediklerinde yaşlı ve engellilere ayrılmış koltuklara yanaşıp oturanlardan rica ettiğim de çok olmuştur. Hepsi de itiraz etmeden, hatta mahcup olarak yer vermiştir. Ne İzban'da ne metro trenlerinde böyle ayrılmış koltuklar yok İzmir'de.
İki kişiye yön-yol sordum. İkisinden de garip tepkiler aldım. Üstelik biri görevliydi. Roma'da cevap vermemek için kafalarını çeviriyorlar. Herkese öneririm. Terslediğinizde karşınızdaki insanın da size sertleşme ihtimalini artırıyorsunuz.
Pencereden gördüğüm kadarıyla İzmir'de yeni bir şey yoktu. Sahil şeridi düzenleniyormuş. Her yer şantiye. Toz, toprak. Balçova'da dayımın yaşadığı ufacık sokakta bile üç inşaat var. Sabahın köründe başlıyorlar. İş makineleri yolları tıkamış, gürültü uyutmuyor. Eskisini yıkıp yenisini yapma virüsü İzmir'i de enfekte etmiş.
Kaldığım bir buçuk gün boyu sokaklarda 3 saat geçirdim. Çok fazla yaşlı insan var, hoşuma gitti. Her şehirde yaşlı insanlar var ama demek ki İzmir'de sokağa çıkmaya çekinmiyorlar. Kendi aramızda konuşurken mutlaka lafa karışmalarını ise yalnızlığa bağlayabildim.
Doğma büyüme evlenme doğurma ve evlendirme Karşıyakalı bir aileyle tanıştım. Elimden geldiğince yumuşatarak İzmir sevgisini sordum. Benim bir türlü göremediğim neydi acaba. Biraz düşünüp "İzmir'den kız almadan İzmir sevgisini anlayamazsın" dediler. İzmir'i sevmek için heteroseksüel erkek ya da lezbiyen kadın olmak, oralı bir kadını sevmek ve onunla evlenmek mi gerekiyordu? Tarihi binalarınız, kültür sanat hayatınız, ilgi çekici etkinlikleriniz, doğal güzellikleriniz falan yok mu? Bir şehrin kızlarıyla övünmesi de nedir azizim?
Dönüş yolunda yine İzban'a bindik. Bir adam acil durum butonunu kullanarak makiniste "babanın arabası mı, yavaş kullan" diye bağırdı. Makinist "lütfen acil durumlar dışında kullanmayın" deyince iyice sinirlenip "gelirsem ağzını burnunu yamulturum, çoluk çocuk var düzgün kullan" diye iyice celallendi. Hey güzel İzmir.
Adnan Menderes Havalimanı'na girişte güvenlik kontrolü yoktu. Çok şaşırdım. Güvenlik görevlisinin gözünün içine bakmaya çalıştım ama o bana yüz vermedi. Biletlerimizi aldıktan sonra son kontrol kapısına yöneldik, elimde biletler ve kimlikler var, güvenlik "gerek yok" dedi ve bakmadı. Bir iki adım sonra bir başka görevli vardı, o bakacak sanıp uzattım, o da bakmadı. Uçuşunuz olmasa da uçağın kapısına dayanabilirsiniz demek ki. Hava korsanları benden duymuş olmasın ama rezalet.
Elimde on adet sipariş boyoz ve fırıncının ikramı poğaçalarla döndüm. Yüz yıl geçse aklıma gelmez bir daha gitmek. Yine çözemedim İzmir'in neden bu kadar sevildiğini. Bir ilk buluşmada karşımda oturan kişi beyaz atlı prensini tarif ederken "bir gün benimle İzmir'e yerleşecek birini arıyorum" demişti. Tanıma bak. Nedenini o da söyleyememişti. Yozgat'a, Erzincan'a, Hakkari'ye -oralı değilse- yerleşme hayali kurmamasını anlayabiliyorum; Bodrum, Çeşme, Yalova, Bursa diyenleri de ama İzmir? Türkiye'nin hiç varolmamış ve asla da olmayacak cennet şehir hayali İzmir mi? Bir tür Atlantis belki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder