7 Eylül 2011 Çarşamba

BİR BLOG YAZDIM, BAŞIMA BELA OLDU, İYİ DE OLDU

“Tohumlar Fidana, Fidanlar Ağaca, Ağaçlar Ormana” diye bir yazı yazdım. Her kelimesi yaşanmış şeylerdendi. Aman bir tepkiler, bir küsmeler. Nevrozlara doyamamalar. Ben dostluktan ne anlarmışımlar, sevgiden bahsetmemeliymişimler. Üstelik sadece yazının öznesi bilmem kaç yıllık arkadaşım da değil. O sırada evde olmasını ev sahibinin bile şaşkınlıkla izlediği istenmeyen bacaklı da bir güzel döşenmiş yazının altına. Belli ki ağlak sesler ona da haber vermiş. Bak ama bak o gece bizim el üstünde tuttuğumuz pastalara böreklere boğduğumuz sevgi kusmuğunda yüzdürdüğümüz insan olmayasıca öküz bizim hakkımızda nasıl geri ileri konuşmuş denmiş. O da eline mendilini ve sopasını alıp ekran başına oturmuş. Belki hayatında okuduğu en uzun yazıya sabretmiş ve daha yarısında ağzından tükmükler fışkırtarak cevap vermeye kalkışmış. Ha olmuş mu, olmamış. Ne bir cümlenin sonunu getirebilmiş, ne Türkçe 101 dersini dinlediğini ispat edebilmiş.

Tabi olayın bu kadar büyümesinin sebebi başka. Yıllardır başka biri sandığım ve en çok da bu yüzden sevdiğim ortak arkadaşımıza açmıştım konuyu. Başka olmaktan vazgeçip evlenmeye karar verdiğini bildirmeye, beni de 650 kilometre yol gelip düğününde görünmeye davet etmek için aramıştı. Ortak arkideşimizdir anlar hesabı dert yandım ve yol göstersin istedim ve beş bin kez ev sahibesine bundan bahsetmemesini söyledim. Elbette ortak arkadaşımızdı ama onların ortaklığı daha büyükmüş. Benim isteğimi hiçe sayması 10 saniye sürdü diye tahmin ediyorum. Ev sahibesi nete girip bloğumu bulmuş, yazıyı okumuş ve cep telefonunu alıp beni sms ile hayatından çıkarmaya karar vermiş. Gerekçesi de yazdıklarım falan değilmiş. O gece olanlarla ilgili açıklaması da yok. Ne var? Ben niye doğrudan ona söylememişim de küçük ortağı olduğum arkadaşımıza söylemişim, niye blogdan dünya elaleme duyurmuşum. Her gün 10 milyon Lady Gaga hayranının girdiği ve yine aynı saatler arasında 20 milyon Justin Bieber fanının resimlerine baktığı hiper popüler bloğuma neden yazmışım bunları. Sanki açık adres verdim. Kim tanıyor sizi be!

Neyse, küçük ortağı olduğum büyük arkadaşımız bana kırılsa da doğum günü kutlama mesajı attı birkaç gün sonra. Düğüne de hala davetliydim. Ama yakın tarihte başka bir şehirde onlardan en kötü tahminle beş milyar kat daha fazla sevdiğim bir başka çiftin izdivacı olduğundan gidemedim. Ertesi sabah beni facebook listesinden silmeler mi istersiniz! Hani zaten asker arkadaşımı ben zannedip konuştuğu bir yerdi facebook onun için, yani serverlar falan boşluğa düşmedi ama işte insana koyuyor.

Birkaç gün sonra da onun doğum günüydü. Ortak arkadaşın. Öküzlük olmasın diye sms attım. Aman bir cevaplar bir cevaplar. “sadece d.gunu kutlama arkadasinmisim ama düğüne gelmek yada bahaneler yaratmadan düğüne gelememek de benim için önemli bir kriterdi bu yüzden bana yasattigin 13 yillik samimiyetin ve 3haftalik samimiyetsizliğin için cok teşekkür ederim hersey gönlünce olsun artik d.Gununu 99 kisi kutlar hoscakal..” Beni hala seviyor gibi, ne dersiniz? Buraya bakarsak beni hayatından çıkarma sebebi sms ile doğum gününü kutlamam ama 650 km. yol gidip düğününde bilezik takmamam gibi duruyor. Çok haklı. Yapmak zorundaydım. Son beş yılda sadece 1 kez, o da mağdur ev sahibesinin düğününde karşılaşmıştık ama olsun. Görev bekler. Ayrıca doğum günüme bu kadar önem vermeme de iyi geçirmiş. Her daim eğlenceli kızdı zaten.

Bu kişiler ve olaylar dışında yine bloğumdan okuduklarına tutunup bana küsen iki arkadaşım olmuş. Benim bildiğim sayı iki. Biriyle yanlış anlaşmayı düzelttik. Tamamen yanlış anlaşıldığına emin olduk. Diğeri de yüksek kaliteden haşladı beni. Şimdi suçsuz olduğumu anlamasını bekliyorum. Bitecek ilişki değil çünkü bunlar üsttekiler gibi. Değerli.

Uzun lafın kısası bir blog yazdım, şaşırdım. Okuduklarını ciddiye alanlara sevindim. Değer veriyorlarmış ki satır aralarını bile düşünmüşler. Günlük köşe yazısı yazanlardan falan ne çok nefret eden vardır diye düşündüm sonra. Ne yazsalar biri küsecek. Zor hayat.

İnsan kaybetmek de zor. Bir köşede unutulmuş da olsalar, hiç olmamalarından iyiymiş.

1 yorum:

  1. seviyomu diye sormuşun bilezik geçti ama beşi biyerde gönderseydin sana sevgim kat be kat artardıı buarada msjımı yazmışın keşke ikincisini de yazma asaletini gösterip senden hediye beklediğimi aramanın benim için hiç önemli olmadığını da yazsaydın neyse yazma senin işin dimi karışılmaz buarada sayende interneti öğrendim blog yazıyosun okunmayınca ortak arkadasını arıyosun olmadı ona çamur atıyosun neyse uzatmıcam sadece biraz dürüst ol bu senden son dileğim bi daha benimle muhatab olmazsın merak etme ama son tavsiyem 5 milyoncuk kez daha fazla sevdiğin arkadasların hakkında hiç değer verdemediğin insanlara dedikodusunu yapma merak etme ben sen değilim bunu dillendirmem hadi kendine dikkat et seni gercekten anlayan 5 milyoncuk kez daha fazla seven 99 kişiyle mutlu ol emi hoşcakall


    p.s: olaylar o kadar gercekken niye adımızı yazımıyosun ki çok gücendim hakkaten
    ev sahibesi: fidan
    düğün sahibesi:derya

    YanıtlaSil

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...