15 Ocak 2021 Cuma

YAS GÜNLÜĞÜ – 143. GÜN

Hala sağlık çalışanı olarak kabul edildiğimden, aşılamada öncelikliymişim. Bugün gidip yaptırabiliyorum. Gitmedim. Düşünüyorum. Sen şimdi burada olsaydın, hakkımı sana verirdim. TTB demiş ki, korumasa bile, aşıyı olanlar bu virüsten ölmeyecek. Yani hasta olsan bile ölmeyecektin. Öleli 6 ay bile olmadan aşı geldi bak. Biraz daha sabretseydim, ölmeyecektin. 55 katı asansörle inerken bana sarıldığını, otoparkta arabamıza yürürken “aha bu” diye başka arabaları işaret ettiğini, sonunda bizimkini bulduğumuzda emniyet kemerini bile takamadığını, ASM’ye gittiğimizi, merdivenleri yavaş yavaş çıktığını, aşı odasına girip ilk dozu vurulduğunu, bembeyaz teninin morardığını, acıdı mı soruma “yok” dediğini, gerçekten yaşanmış gibi zihnimde canlandırabiliyorum. Aşını olurdun ve ölmezdin. Hayat normale dönerdi. Senden bıkardım. Her nasılsın diyene senin nasıl olduğunu anlatırdım. Hayat çekilmez olurdu ama hayatta olurdun. 37 yaşında hala bir annem olurdu. Belki 38 ve 39’da da. Ve belki 40 yaşında hala sana bakmak zorunda olduğum için lanet ederdim. Ama yanımda olurdun. Sarılırdım sana. Öperdim. Sen de beni. Sonra bir daha sarılırdın. Yapabildiğin çok az şey kalmıştı ne de olsa. Sarılırdın, öperdin, tekrarlardın. Ta ki onları da yapamaz hale gelene dek. 22 sene babamın ardından ağlayarak edindiğin o berbat hastalık seni yok edene dek. Ben de senin yolundan ilerliyorum. 6 ay olacak, hala her gün ağlıyorum. Sevdiklerimi uzaklaştırıyorum. Beynimin içine kapanmasına ve nihayetinde seninki gibi ölmesine izin veriyorum. Ucuz aksiyon filmlerindeki gibi dev ekranda anılarımızı izliyorum. Yeni kameralar çıktıkça videolarının nasıl da eski görüneceğini düşünüyorum. Sakladığım cihazların bozulacağını. Ve sonunda zihnimdeki dışında tüm anılarının yok olacağını. Ve benim de ölmemle tamamen yok olacağımızı.
 
Seni çok özlüyorum. Aşı geldi diye sen de geleceksin zannediyorum.
 
Dün gece rüyamda ölmüştün. Oysa hep canlı görürdüm. Ölmüştün ve temizlikçi Fatma bana yardım etmek için gelmişti. İlk Fatma. Senin düzenini koruyup bana yardımcı olacağını söylüyordu. Çünkü senin gidişini hiçbir şekilde hissetmek istemiyorduk ikimiz de.
 
Bugün David ile yazıştım. “Ben iyi bir evladım ve annemi çok seviyorum ama senin yaptıklarını ben kendi annem için yapamazdım. Kendine eziyet etmekten vazgeç.” dedi. Yalandan da olsa bu kadar basit şeyleri neden Türk dostlarım söyleyemiyor diye düşündüm yine. Neden Morris ve David, Ahmet Mehmet Ayşe Fatma’dan daha duyarlı. Neden 8 aydır halimi hatırımı sormayan eski ortağım annemin öldüğünü söylediğimde üzgün surat emojisinin yanına bir iki harf ekleyemiyor. Neden neden neden bu kadar öküz çevremdeki herkes bu konuda. Filmlerdeki gibi bir dostluk hayali rüya mıymış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...