Dün, anneler günüydü. Mersin’e geleli neredeyse bir ay oldu. Ellinci
bülten hazır. Tam kapatma bitmek üzere. Yaz kapıda. Kısacası zaman geçiyor, hem
de çok hızlı.
Dün, annemsiz ilk anneler günüydü ve herkes benden büyük bir
infial bekliyor gibi hissettim. Ağzımın içine bakanlar, korka korka soranlar,
bakışlarıyla anlatmaya çalışanlar, aramaya korkanlar… Herhangi bir günden
farklı hissetmedim oysa ben. Twitter’daki, her konuya fikir yetiştirmek zorunda
hisseden fok balığı dışında kimseye sinirlenmedim, duygusal paylaşımlardan
etkilenmedim. Annesiz 256 günden bir farkı yoktu. İnsanların annelerine ilgi
göstermeleri için seçilmiş bir gündü sonuçta, oysa benim hayatımın her günü
anneler günüydü zaten, onu kaybetmeden önce de sonra da.
Geçen sene anneler gününde acaba onu ihmal mi etmiştim, bunun
pişmanlığını mı yaşayacağım korkusuyla, çekinerek günlüğümü açtım. Geçen sene
anneler gününde, aylar sonra ilk kez dışarıya çıkma izni verilmiş yaşlılara ve
biz kendimizi öleceği şehrin sahiline atmışız. Dondurma da yemiştik diye
hatırlıyorum, sanırım son kez o gün Migros’a girdik birlikte. Çektiğim
fotoğraflar var elbette. Bir yıl geçmiş üzerinden, hepimizin üzerinden.
Bir süredir misafirim vardı. Zaten hayattaki son akrabalarımla
aynı şehirdeyim, neredeyse her gün görüşüyoruz. Evimdeyim. Eşyalarım, benliğim,
dört yanımda. Ama ne yazık ki, zamanla geçmesini beklediğim bir düşünce aksine
yerini sağlamlaştırıyor: Temas ettiğim onlarca insana karşın, benim hayatımda
bir kişi vardı ve artık yok. Herkesin bir şeyi var; karısı, kocası, ağabeyi,
çocuğu, sevgilisi, anası, babası, en iyi dostu, “you are my person”ı… Benim
için bir kişi varmış meğerse ve o kişi artık yok. Bunun getirdiği yalnızlık
duygusunu hiçbir ruh, hiçbir beyin, hiçbir vücut gideremiyor. Şu an yine
gözlerim dolu dolu yazıyorum bunları ama sonsuza dek “yalnızım” diye dövünmeyeceğim
elbette. Bu gerçeği kabullenip, bununla başa çıkıp, en az hasarla ömrümü
tamamlamaya gayret göstereceğim. Tanıdığım en yalnız insanın tabiriyle, 37
yılda 1 tane bile “person”ım olmaması da bana dert olsun.
(Not: Grey’s Anatomy izlemediyseniz “Person” göndermesini anlamamanız
doğal.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder