Reha Erdem bu yıl karşımıza iki filmle
çıktı. İlki Jîn idi. Dağdan inen Kürt kızı Jîn'in kötü erkeklerle dolu bir
coğrafyada büyükannesinin evine ulaşmaya çalışmasını anlatıyordu. Jîn; Kırmızı
Başlıklı Kız'ı, tüm erkeklerse hain kurdu temsil ediyordu. "Kadınlar iyi,
erkekler kötü" şeklinde özetlenebilecek tek boyutlu karakterleri, pozitif
ayrımcılığı eline yüzüne bulaştıran taraf tutuşu ve sorunlu politik söylemleri
ile neresinden tutsanız elinizde kalan bir senaryosu vardı. Reha Erdem bu
filmiyle hararetli savunucularını bile memnun edemezken, bir yandan da yönetmen
kimliğiyle kendi zirvesine ulaşmıştı. Jîn, sesini kapatıp izleseniz bile
etkileyiciydi çünkü Erdem görüntüyü yaratan adam olarak başarıya ulaşmıştı.
Türk sinemasında görmeyi hayal dahi etmediğimiz kareler çekmiş ve bunları
ahenkle bir araya getirmişti. Bunun yazdığı en zayıf senaryoya denk gelmesiyse
talihsizlik.
"Şarkı Söyleyen Kadınlar ya da
Adem'in Yakarışı" adlı son filminde de Erdem Jîn'de çıktığı zirvede
seyrediyor ancak yine sadece görüntüleri yaratan adam olarak. Senaryo yine
zayıf, siyasi ve dini referansları problemli. Ancak karşımızda sinemasal dile
uzak bir metin olmasına rağmen, Erdem zihninden geçen sahneleri gerçeğe
dönüştürmeyi başarıyor. Kâğıttan okunsa deli saçması gelecek yığınla anı göz
okşayan sahnelere dönüştürüyor. Yıllardır peşinde koştuğu ritim duygusunu
yakalamış, senfoni gibi sunuyor. Binnur Kaya hafif ayağı kaysa karikatüre
düşecek, kusursuz canlandırılması neredeyse imkânsız bir karaktere mükemmel
şekilde hayat veriyor. Film boyunca adeta incecik bir ipin üzerinde yürüyor ve
yolu sendelemeden tamamlıyor. Diğer oyuncu performanslarının bu kadar güçlü
olmaması filmin en büyük eksisi. Göze batan her eksik, onların yetersizliği
eşliğinde göze batıyor çünkü.
Jîn için kurduğumuz "kadınlar iyi,
erkekler kötü" cümlesi Şarkı Söyleyen Kadınlar için de geçerli. Erdem'in
senaryosuna eklediği erkeklerin özellikleri şöyle: Hırsız, dayakçı, sapık,
tecavüzcü, tembel, uykucu, başarısız, aşırı öfkeli, kompleksli, işkenceci vb.
Kadınlara gelirsek: Çalışkan, becerikli, özverili, anaç, affedici, şifacı,
dindar vb. Erdem'in bu kadar tek boyutlu düşünmediğine inanmak istersek bize
hararetle bir şeyler anlatmak istediğine ikna olabiliriz. Ancak o noktada da
"kör parmağım gözüne" tavrının rahatsız ediciliğini anlamakta
zorlanırız.
Yangın sahnesi başlayana dek
gördüklerinizden etkilenip "Reha Erdem istediği her şeyi çekebilecek
olgunluğa erişmiş bir yönetmen" diye düşünebilirsiniz (Yangın sahnesi
maddi imkânsızlığı açık ediyor) ama istediği her sahneyi çekebilecek kadar
kendini geliştirmiş bu yerli sinemacının neden fikir uçuşmalarından film
yapmaya çalıştığını anlamanız güç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder