Yılın ilk günlerinde,
seksi olmamanın ne demek olduğunu yakından gördüm. Bir insan ne kadar uğraşırsa
uğraşsın itici olabiliyordu işte, kaçtım. Ev istila altındaydı ama yine de çok
sevdiğim dostumla alkollü kaçamaklar yapabiliyorduk. Dostlardan zevk almak
hususunda evin istila altında olmasının, beynin istila altında olmasından daha
engelleyici olmadığını ise aralık ayına dek öğrenemeyecektim.
Çocukluk kahramanım
The Flash’ın yeniden çevrimini izlemeye başladım.
Her gün alkol, her
gün biri, her gün spor. Diziler, filmler, bol hasta bakmaca, İstanbul karıyla
tanışmaca derken yılın ilk “ısınacağım” insanıyla karşılaştım. Sosyal,
kültürel, fiziksel ve zeka kapasitesi standartlarımın çok çok altında olmasına
rağmen ufak bir vurgun yaşattı bana ve elbette istemedi beni üzerine düştüğüm
için. Aylar sonra yalvararak döneceğini ve yattığımızda tiksinerek kaçacağımı
bilemiyordum elbette.
Utopia adlı
harikulade diziyle tanıştım, ilkokul arkadaşımın ne için evlendiğini asla
anlayamayacağım avukat kocasının iğrenç davranışlarına maruz kaldım, Maraş’tan
misafirlerle balık yedim, spor yapıp mantı tıkınmak gibi uyumsuz davranışlara devam
ettim, Kadıköy Sahne’de Feridun Düzağaç dinleyip kendimden geçtim, çok kötü
oyunlar izledim, vücudunda mantar olan insanların kendilerine dokunmamı
beklemelerine şaşırdım, bir Murakami kitabına daha, Yaban Koyununun İzinde’ye
başladım, yılın en iyi filmi olacağını bilmeden Foxcatcher izledim, AKP’li
insanlarla seks bile yapılmayacağını öğrendim. Roma, Vatikan, Floransa,
Venedik, Verona içeren bir tura katılıp rezil oldum. Yılın ikinci en iyi filmi
olacağını bilmeden (en iyisi olur diyordum) Jupiter Ascending izledim, ikinci
kalp çarpıntımdan RTE’yi sevdiği için soğudum, Tuna Erdem yüzünden babamdan
kalma deri eldivenlerimi kaybettim, !f başladı, partiler, after partiler derken
zaman geçti. On yıllık sürücülük hayatımın en korkunç trafik kazasını geçirdim.
50 Shades of Grey filmi fazla duygusal çıktı ve günlük yaşamımı epey etkiledi.
Yılın en güzel
tatili olacağını bilmeden Berlin’e gittim. Dokuz gün boyunca oralı gibi
yaşadım. Çok acayip şeyler deneyimledim.
Bir anda yüze yakın
yeni kitap ve DVD sahibi oldum. İstilacımla her gün kavga eder oldum. Evime bir
sürü yeni şey aldım. Yatak odasına yalıtım yaptırdım. İstanbul Film Festivali
başladı. İçtim, çok içtim. İstila sona erdi. Temizlikçi buldum. Operadaki
Hayalet’i izledim. Yılın son aylarına damga vuracak saçma sapan bir insanla
tanıştım. Partiden partiye koştum. İçtim, çok içtim. Samsunlular yatakta çok
iyi olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Şişmanlarla olmayacağına emin
oldum. Barselona’ya gidip harika vakit geçirdim, Filipinliler falan, Rötarların
Kraliçesi olmaya başladım, Renksiz Tsukuru Tazaki ve Hac Yılları’nı okudum, günde iki antrenman yapmaya başladım.
MacBook Pro aldım, bu yıl aldığım en iyi şey oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder