Hiç kötü yıl geçirmeyen, birbirinden biraz daha yukarıda ya da
aşağıda denebilecek dönemlere sahip dizi yedinci sezonunda da izleyicileri
kendisine hayran bıraktı. Amerika’nın en sevilen seri katili Dexter’ı bu sezon
aşk, aile ve cinayetler arasında debelenirken izledik. Üvey kız kardeşi Debra
sonunda duygularından emin olup Dexter’a aşkını itiraf edecekken, onu cinayet
işlerken gördü. Başlarda kardeşini seven bir komiser olarak profesyonel iş
ahlakıyla duyguları arasında bocaladı ama sonunda kalbinin sesini dinledi.
Dexter’ın kayda değer düşmanları arasında bu sezon steroid alan bir boksör,
anlaşamadığı kişileri zehirleyerek öldüren çekici bir çiçekçi ve Ukrayna
mafyasından adamlar vardı. Açıkçası dört polisi birden dövebilen boksör fazla
dayanamadı ve dizinin her sezon tekrarlanan şablonunun bir parçası olduğu
anlaşıldı.
“Dexter’ın Kadınları” başlığı altında ayrıca incelenebilecek
çiçekçi, ölüm masasından seks yaparak kurtulmasıyla herkesi şaşırttı. Dex’in
karanlık yanlarından günlük olaylardan bahseder gibi konuşabildiği çiçekçi
fazla ilginç olmasa da hikayeye renk katmayı başardı. Sezonun ağır topu-büyük
düşmanı ise Ray Stevenson’un canlandırdığı mafya patronu Isaak Sirko idi.
Dexter polis katili Viktor Baskov’u (Enver Gjokaj) öldürdüğü için Sirko peşine
düştü. Başlangıçta sıradan bir çalışanı diye düşündük ama Sirko bunu kişisel
bir mesele haline getirince Baskov’u Sirko’nun oğlu sandık. Gerçek 8. bölümdeki
gay bar sahnesinde ortaya çıktı. Sirko, Baskov’a aşıktı. Orta yaşlı yakışıklı
Ukraynalı mafya patronunun eşcinsel aşkının katili Dexter’ı öldürmeye çalıştığı
bölüm, komiser Debra’nın aynı polis merkezinde çalıştığı kan analisti seri
katil üvey kardeşine aşık olduğunu itiraf ettiği bölümle aynıydı. Özetle, dizi
bu bölümde Nip/Tuck kıvamındaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder