Acil nöbeti
tutmamaya yeminim olmasına rağmen yoğun ısrar ve maddi sıkıntı nedeniyle
Üsküdar’da nöbete gittim. Elbette aşırı gergin davranıp kavga ettim ve işi
bozdum. Rafinera ile tanıştım ve bir daha bırakmadım. LOTR Extended Cut. On yıl
yetecek kadar çorap ve iç çamaşırı aldım. Arka arkaya başarısız tanışmalar ve
cinsellik yaşadım, kendimden soğudum. En iyi kadın dostumla son olduğunu bilmediğim
güzel günler yaşadım.
Para hesabı yapmayı
bıraktım. Kişisel bakımlar, pahalı yemekler, metroda kusacak kadar sarhoş
olmalar, aynı gün üç kişiyle tanışmalar falan derken İstanbul’un hızına ayak
uydurduğum bir dönem oldu yine, sonra yoruldum. HDP’ye oy verdim. Ümitlendim.
Ümitlerim boşa çıktı. Yalnızlık hissi canımı acıtmaya başladı. Hatalı
buluşmalar yaşadım. Sense8 yılın en iyi dizisi oldu benim için. Daha fazla hata
yaptım, daha da kötü performanslar sergiledim, daha fazla partiledim.
Voleybolcuların salak olduğuna inanmazdım, ikna oldum. Üçüncü kalp sızımı,
iffetli davrandığım için kaybettim.
Yeni bir dinle
ilgilenmeye başladım. Yürüyüş yapmak istediğim için gaz yedim, polis şiddetine
tanık oldum. Yatakta “sevgilimi aldatmak için gelmiştim ama yapamayacağım”
diyen gördüm. Gece yarısı tek başıma üç orta boy pizza yiyecek kadar iştah
kontrolümü kaybettim. Grey’s Anatomy’nin iki yıldır biriktirdiğim bölümlerini
izledim. Temmuz başında yine istilaya uğradım ve hayat üç hafta durdu.
Tekirdağ, Gelibolu, Eceabat, Çanakkale, Geyikli, Bozcaada, Lapseki denen
yerleri gördüm. Hande Yener’i canlı dinledim. Goran Bregovic’i canlı dinledim.
İlkini beğendim, ikinciyi hayır. Kalori hesabı yapmaya başladım. Dördüncü “işte
bu” dediğimi fazla elit ve çok yönlü olduğum için kaçırdım, filmlerdeki “ekmek
almaya çıkıp dönmedi” klişesi başıma geldi.
31. yaşımı harcadım.