3 Ocak 2010 Pazar

2010

Yeni yıla yaklaşık 200km/saat hızla giden kendi arabamın yan koltuğunda, bir dostumun telefonda sesini duymaya çalışırken, arabadaki diğer beş erkeğin yüksek ses ve coşkuyla 10,9,8,7,6,5,4,3,2,1,0 diye saymasını dinleyerek girdim. Öncesi daha berbattı, sonrası da hatalarla dolu.
31 Aralık akşamı Kolukısa’da işten çıkıp yaklaşık otuz saniye sonra evime girdim. Diyarbakır’da izleyemediğim Muhabbet Kralı 8.Bölüm’ü açtım. Konu; pedofili ve çocuk istismarıydı. Üç buçuk saatlik programın ilk iki buçuk saatinde arayıp on küsur yıl önce tacize-tecavüze uğrayan çocuklarını-yakınlarını salya sümük ağlayarak anlatanları dinlerken kendi kendime ne yapıyorum diyerek evden çıktım. Arkadaş bolluğu yaşasam da o gece nasıl olduğumu merak eden yalnızca bir kişi vardı, onunla da hatların azizliğinden uzun konuşamadık. Köyün en sevdiğim bakkalında yarım saat geçirdikten sonra davetli olduğum bir köy odasına uğradım. Her zaman içki içen ahali yılbaşı gecesi diye içmiyor, zararın neresinden dönersek kar diyordu. Müzik dinlemek de istemeyen bu on kişilik grup internetten VCD formatında indirilmiş tamamı Türkçe, video piyasası için üretilmiş beşinci sınıf filmlerle dolu pazar poşetinden izleyecek karılı kızlı bir film bulmak uğruna yaklaşık bir buçuk saat harcadıklarında, yeni yıla bu odada gireceğime evimin tuvaletinde girerim daha iyi diye düşündüm. Saat 23’ü geçerken gelen pavyona gitme teklifine de bu yüzden düşünmeden atlamış olsam gerek. Oysaki artık beni açmayan gazino ortamını aylar önce bırakmıştım. Elbette ortamın açmaması bahane, gerçek gitmeme sebebim benim “saplantılı aşk” detoksumdu. Boş bulunup et yemiş vejetaryen gibi daha köyün çıkışında pişman oldum ama ne fayda. Bir adet hiç tanımadığım adam, bir adet sadece adını bildiğim adam, bir adet hapisten yeni çıkmış ve üç hafta sonra en az on yıllığına hapse girecek tecavüzcü-gaspçı-hırsız adam, bir dost ve dostumun arkadaşı ile son sürat giderken yeni yıla girdim. Gittiğimiz gazino yılbaşı gecesi sebebiyle olsa gerek, daha çok aile gazinosu kıvamındaydı. Etrafta koşturan çocuklar kesinlikle bizim her seferinde vurulma tehlikesi geçirdiğimiz mekânı yumuşatmıştı. Saat 03’te gelen polisler yüzünden eğlence bitti ve biz bir termal otelin müşterileri için yaptığı yılbaşı programına katılmak üzere yeniden yola çıktık. Gittiğimiz yerde bir daha rakılar açıldı, balık ve kavurmalar geldi, mezeler yendi. Tecavüzcü arkadaş içtikçe çocuklaştı ve Recep İvedik taklitleriyle ortamın en büyük eğlencesi oldu. Saatler sonra, daha önce birini vurduğu ruhsatsız tabancayı yanında taşıdığını görünce nedenini sordum. “Bu ilçenin en belalı ve büyük insanlarından ikisini bıçaklamıştım. Karşılaşırsak beni vururlar, kendimi korumak için getirdim” dedi. Özrü kabahatinden büyük. Neyse ki hayatını suça adamış bu adam da beni çok sevdi ve ilerleyen saatlerde kanka olduk. Hatta kendini bana fedai tayin etti, benim ilişki ağlarımı nasıl yönettiğimi bilmediğinden, sağ olsun. Yeni yılın ilk güneşi görünmeye başladığında altı sarhoş adam ve bir ruhsatsız-aranan tabanca, polis ve jandarma çevirmelerine takılmadan köyüne döndü. Bu sıra dışı gecenin diyeti ise ertesi sabah bana fena yazıldı. Altı ay hisler besleyip iki aydır kurtulduğum köylü çirkinine yeniden düştüm. Gece boyunca çeşitli yollarla birbirimize söylediklerimiz ikimizin de hala aynı şeyleri hissettiğinin ancak bastırdığımızın işaretçisiydi. Eve gelip ayıldıktan sonra ilk işim onu özlemek oldu. Görme isteği, acaba nerede merakı, aramaya dayanamama, beni neden aramıyor histerisi, sinir, öfke, üzüntü… Bir mutlu gece karşılığında büyük bir bedel oldu. İçki gerçekten bu kötülüğün anası oldu. Neyse ki aşktan ölmeden gideceğim buradan. Neyse ki aynadan geçmek için yaralanmayı göze alacak kadar vaktim kalmadı. Alın beni askere hadi. Bir daha dayanamam beni bu kadar çok seven ama iyiliğim için uzak duran çirkin ve pis birini sevmeye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...