21 Ocak 2010 Perşembe

AVATAR Real D 3D(2009) by JAMES CAMERON ****-


James Cameron’un sinemada ses ve rengin ardından üçüncü büyük devrimi gerçekleştireceği iddiası ile gösterime sokulan yeni filmi Avatar’ı XpanD 3D deneyimimden dokuz gün sonra Real D 3D teknolojisi ile yeniden izledim. Gördüğüm iki ürün arasındaki farklılıklar yeni bir yazıyı hak ediyor çünkü izlediğim iki Avatar kesinlikle farklı deneyimler yaşattı.
Türkiye’de iki farklı makarayı aynı anda iki projektörden perdeye yansıtarak gerçek üç boyutlu film gösteren iki salon var. Biri AFM IMAX Anka/Mall, diğeri AFM IMAX İstinye Park. Dünyanın her yerinde kendi sinema salonlarını işleten IMAX firması ülkemize Odeon Cineplex çatısı altında girdi ve daha sonra AFM tarafından bu kuruluşla birlikte satın alındı. AFM’nin düşük hizmet standartlarının kurbanı olarak da bir türlü randımanlı çalışamadı, çoğunlukla üç boyutlu filmler yerine yedi katlı bir bina yüksekliğinde ve basketbol sahası genişliğindeki perdesinin yarısını bile kaplamayan 35mm. standart filmlere ev sahipliği yapmak zorunda kaldı. IMAX için özel üretilmiş ilk üç boyutlu uzun metrajlı filmin sadece bir kopyasını ülkemize getirerek Türk sinemaseverlerine ihanet eden AFM bununla da kalmayıp İstinye Park IMAX’te düşük lümenli yansıtma, yarıda bozulan ya da hepten iptal edilen seanslar gibi aksiliklere izin vererek çok az kişinin gerçek Avatar’ı görmesini sağlayabildi. Konuyla ilgili şikâyetler Kanada merkezli şirkete iletilse de sonuç alınamadı.
Ülkenin geri kalanına yayılan onlarca 3D salon ise IMAX’in aksine film makarası yerine dijital depolama kullanarak filmleri perdeye bu kaynaklardan yansıtıyor. Cinebonus firmasının tekelindeki Real D 3D’nin aksine XpanD 3D her bağımsız salona uygulanabiliyor. XpanD 3D ile ilgili ayrıntıları bir önceki Avatar yazımda bulabilirsiniz.
Nispeten daha hafif ve pilsiz, aktivasyon ihtiyacı duymayan bir gözlük kullanılan Real D 3D teknolojisiyle ikinci kez izlediğim Avatar’ın perdeye XpanD 3D’den daha düşük lümenle yansıtılsa da gözlükler daha açık renkli olduğundan daha parlak şekilde izleyicilere ulaştığını gördüm. Buna rağmen filmin başlarında kurt benzeri yaratıkların Jake’e saldırdığı sahnede Real D 3D ayrıntı bakımından sınıfta kaldı. Yine filmin başlarında aksiyon içeren sekanslarda Real D 3D bulanık görüntüler sundu. XpanD 3D’de böyle bir problem yoktu. Ormandaki bitkilerin fosforlu parlak görüntüleri söz konusu olduğunda XpanD 3D’de fark etmediğim bir güzelliğe tanık olarak büyülendim. İlk yarının ortalarında ve finalde Eywa’nın etrafında toplanılan sahneler renk ve detay açısından sinemada daha önce görmediğim bir güzellik sundu. Karelerin donmasını ve saatlerce incelemeyi istedim. Biliyorsunuz Avatar’ın 3D özelliği objelerin perdeden dışarı fırlaması şeklinde değil, içe doğru uzanan bir derinlik hissi veriyor. XpanD 3D’de bütün film böyle olmasına rağmen Real D 3D’de ok ve kuyruk gibi sivri uçlu cisimler zaman zaman perdeden dışarı çıkar gibi görünüyor. Elbette IMAX versiyonunu görmeden hangisinin doğru olduğuna karar vermek güç.
Filme dönecek olursak; Türkçe dublajının hiç de kaçılacak kadar kötü olmadığını ve hatta inanılmaz görsel detayları yakalayabilmek adına belki ikinci izleyişte dublajlı izlenmesi gerektiğini söyleyebilirim.
Üç dört hayvanı geçmeyen tasarım kısırlığı ve bitkilerin çoğunun detaysızlığına rağmen Avatar bedenler ve Na’vi bedenleri arasındaki mimik, yürüyüş ve ses farkları harcanan yılları haklı çıkarıyor. Cameron’un yıllar süren çalışmasını bazı noktalarda ayrıntısız bırakmış olmasının arkasında yeni binyılın ilk sagasını yaratma arzusu olduğunu kolayca tahmin edebiliriz. Star Wars’un uçsuz bucaksız evrenleri ve birbirinden ilginç yüzlerce karakterinin mensubu olduğu ırklar misali önümüzdeki yıllarda Avatar yan ürünlerinde kullanılmak üzere kişi ve mekânlar genişletilebilir yapıda tasarlanmış.
XpanD 3D ile izlediğimde 4, Real D 3D ile izlediğimde 4,5 yıldızı hak ettiğini düşündüğüm yapım ile ilgili önceki yazımın başında sorduğum soruya ikinci yazımın sonunda bir cevap verebiliyorum artık. Karşımızda yeni bir filmden çok yeni bir teknoloji var. Değerlendirirken de sinemasal özelliklerinden çok teknolojik gelişmişliğine göre davranmalıyız. Cameron basit bir senaryo ile yeni bir film çekme şekli denedi ve başarılı oldu. İki yıl sonra izleyebileceğimiz Battle Angel(2011) Avatar adlı deneyle onaylanmış bu yeni film yapma şeklinin ilk gerçek meyvesi olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...