Yeni yaşımın ilk
günleri parklarda, bahçelerde, otomobil servislerinde, sinemalarda ve spor
salonlarında geçti. Suudi Arabistan ile ilgili içerden bilgiler edindim ve
kaçacak yer aradım ve hayır, Cemal Kaşıkçı henüz öldürülmemişti yani sadece
içgüdü diyelim. Netflix yüzünden Bollywood filmleri izlemeye başladım ama kısa
sürdü, hayır filmler değil bu dönem. Suudi Arabistan ve Hindistan deneyimleri
beni yeni gerçeğimiz Suriye’ye götürdü. Sadece San Pellegrino içebilen
(diğerleri ağır kaçıyormuş) Beyaz Yakalı Beyaz Suriyeli olarak tarif
edebileceğim biriyle tanıştım. Aramızda Love-hate Relationship tanımına bire
bir uyan bir dostluk başladı. Görüşmediğimiz zamanlar sürekli bir araya
gelmenin yollarını arıyor, aynı odaya girdiğimizde birbirimizi yiyorduk. Uzun
eslerle neredeyse bir sene boyunca mülteci (hayır, sığınmacı değil) sorununa çok
yüksek bir binanın tepesinden (hayır, Skyland değil) baktım. Çok iyi vakit
geçirdim, çok da göğsüm kabardı fakat bazen insanların neden mutsuz olduklarını
onlarla birlikte çukurlarına düşmeden anlayamıyormuşsunuz. Bu “annem hasta”
kartının bana belki de ilk büyük hediyesiydi fakat keşke hiç cüzdanımı
açmasaymışım diyorum şimdi.
Ozark’ın ikinci
sezonundan da ilk kez gördüğüm Kınalıada’dan da tat almadım. Annem için çiğ
tavuk yedim (Serdar Ortaç konserine gittim demek istemiyorum ama tavuk daha
kötü sanırım), bazı Yoga sınıflarına kaynak yaptım, İstiklal’de hızlı davrandım
ve Disenchantment’ı beğenmedim. Bazı vegan festivalleri, bazı zengin düğünleri,
bazı annesi ölmüş make-up artistler ve bazı kazıkçı plant based restoranlar
beni oyalasa da iki güne bir olmaktan korktuğum yerdeydim. The Ring’in (2002)
hala taş gibi olduğunu onaylayıp, Insatiable ile ilk güzel dizi sürprizini
yaşadım. Anneme protez yaptırmak için 8-10 kere Medipol denen hastaneye gitmek
zorunda kaldım (ve şunu söylemeliyim ki; önünde kalp krizi geçiriyor olsanız
başka yere götürülmeyi talep etmelisiniz.) ama o gün bile hatta Coffee Fest
yüzünden kalp krizi geçireceğim gün bile olmaktan korktuğum yere gittim.
Yunanistan
kendilerine ilk vize başvurumu 6,5 ay gibi bir cevapla hoş karşılamadıktan
hemen sonra en sevdiğim şehir dışı festival için (şehir burada İstanbul oluyor
tabi ki) Adana’ya gittim. 8 ay sonra ilk Podcast kaydıma konu olacak, yılın
bence en iyi filmi Beoning’le tanıştım, bazı eski tanışlardan kaçamadım,
azgınlıktan peşimden spora bile gelen ikiyüzlü yavşakları bir festivalde daha
sallamadım ve Climax güzelliğini en sevdiğim sanatçı çiftle izleme şansına
eriştim. İdolümle bir röp daha yaptım, bir akşamı Sangria içerek eski
dedikoduları köpürtmeye ayırdım, Tarkan Adanalı olsa nasıl olurdu sorusunun
cevabını “muah” ve haftayı ilk kez skorsuz tamamladım.
Dört ekim akşamı
ablam hayatında ilk defa İstanbul’a geldi ve sekiz ekim sabahı döndü.
Homecoming’i görene
kadar yılın en iyi dizisi olduğunu düşüneceğim The Haunting of Hill House ile
tanıştığım günler kahvaltıcı kahvaltıcı gezdiğim döneme denk geldi. Hemen
ardından ikinci kez Atina’ya gittim ve dört gün her şey dahil 1500TL’ye harika vakit
geçirdim, dostlar sağ olsun. Sonunda Küçük Prens’i okudum, The Ghost müzikalini
ve Kramer vs. Kramer’i izledim, evet bunlar 2018 yılında oldu ve dayım annemi
görmeye geldi. Malatya FF gitmememe rağmen gitmişim gibi vaktimi yedi sonra
dayımla kabak tatlısı yapıp onu yedik. Tarafıma seferberlik emri çıktı. Hizmet
kesiminden biri yine gereksiz yakınlaşma çabasına girdi. Evi demans hastası
birine uzaktan yardım edebilecek hale getirme çabalarım başladı. Hayatımda son
kez akvaryuma gittim, Karaçili dostlar edindim, Bebek’te ev partisi düzenleyen
sosyetelerle takıldım ve hayatımda ilk kez birinin kollarımda panik atak
geçirip kaldırıma yığılmasına şahit oldum. Korkunçtu.
Celui Qui Tombe vadettiklerini
sunmaktan çok uzaktı, 14 kasımda uzun süredir tanısam da kalbini açmaya o gün
karar verdiğinden bir kadın dost edindim, birilerince Luzia’ya
birilerince Esenler’deki pastanelere sürüklendim, yılın son 2 ayı dizi film ve
annemin sinir krizleri ile geçti derken hayatımın en güzel hediyelerinden
birini aldım: İki günlük Madrid seyehati. Door-to-door hizmet, alles inklusive
paket, muhteşem bir şehir, harikulade seksi insanlar… Bu kadar popüler olduğum
başka bir kara parçasında bulunmadım.
19 aralık hayatımda
en çok sevdiğim insanlardan biriyle kopuşumuzun başlama tarihi oldu. Onun
sevgisiyle birlikte kendi sevgimden de şüphe ettim.
Yalda gecesi, Swiss
Fondue gecesi, ev davetleri, restoran buluşmaları derken 2018’i sürekli
eğlenmeli ve annemi eğlendirmeliyim motivasyonuyla bitirdim.
(Devam edecek...)
(Devam edecek...)
34. YAŞIMI NE YAPTIM (Birinci Bölüm)
31.
YAŞIMI NE YAPTIM? (Birinci Bölüm)
31. YAŞIMI NE YAPTIM? (İkinci Bölüm)
31. YAŞIMI NE YAPTIM? (Üçüncü ve Son Bölüm)
31. YAŞIMI NE YAPTIM? (İkinci Bölüm)
31. YAŞIMI NE YAPTIM? (Üçüncü ve Son Bölüm)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder