23 Nisan 2011 Cumartesi

ADIYAMAN


Turist gözüyle. İlk bakışta.

- Adıyaman’a ulaşan bütün yollar kötü. Nereden gelirseniz gelin kötü.

- Gündüz 1 TL karşılığında her yer otopark. Caddeler kalabalık. Trafik akşam saatinde korkunç. Ama saat 19’u geçtiğinde sokakta kimse kalmıyor.

- Trafik ışıkları çok sık. Süreleri ise fazla uzun.

- Karşıdan karşıya geçen yayalar kesinlikle araçlara bakmıyor. Genci de yaşlısı da. Köylüsü de kentlisi de. Kedi ve köpekler de böyle. Kaç tanesine son anda çarpmadım bilmiyorum.

- Yollar otostopçu ve bisikletli kaynıyor. Bisikletliler kendilerine kamyon edası vermiş. Uzayda kapladıkları alan hesaplanamıyor.

- Turiste alışık değiller. Sorduğumuz hiçbir yeri bilemediler.

- Birine nereyi gezebiliriz diye sorduk. “Gezecek çok yer var” dedi. “Neresi mesela” dedik. Elini uzatıp “Şurası” dedi.

- Gül Cafe isimli bir yere gittik. Kahvaltı sorduk. Tost ve hamburger önerdi. Tost istedik. Yarım saatte geldi. Yarım somuna üç gram kaşar koyup 18 parçaya dilimlemişler. Yanında da tabağa sıkılmış ketçap ve peçeteye sarılmış çatal geldi. Tadını hiç sormayın.

- Görülmesi gereken yerlerden biri olarak tanıtılan “Oturakçı Pazarı” 100 metrelik tek bir ara sokak. Anladığım kadarıyla şark köşeleri için minder kilim satılıyor. Toplasan 10 dükkân yok.

- İnternette araştırdığımız tüm yöresel değerler için “o şimdi olmaz” cevabını aldık. Peki, ne zaman olur? Cevap yok.

- Cendere köprüsü kendi haline bırakılmış. Böyle bir değer için içler acısı durumda.


- Nemrut uzak. Çok uzak. Şehir merkezinde 55 km. yazıyor. 35 km. gittikten sonra 45 km. yazıyor. Ama ne yol. Arabayla dağa tırmanırken aynı zamanda tek teker üzerinde ölüm dansı yapıyorsunuz. Keçi yolu bile değil. Çok keçi telef olmuştur o yolda. Git git bitmiyor. Çık çık bitmiyor. 4x4 araç bile zorlandı. Resmen ölümle dans. Yön tabelası da yok. Yolda birini bulacaksın da sana “şu taraftan” diyecek. Çevre bakımsız. Rehber yok. Araç yolu bitince 20 dakika dağa tırmanış başlıyor. Ama değer.

- Yöresel yemek sorduğumuz insanlar dönercileri işaret etti.

- “Kervansaray Restaurant” şehir merkezinde yemek yenecek tek yer. Menüden ne istesek “o şimdi olmaz” dediler. Uzun ısrarlardan sonra 30 dakika beklersek “Hıtap” yapmayı kabul ettiler. 10 dakikada geldi. Çok da güzeldi. Parça etli, bol yeşillikli bir kapalı pide. Tatlı istedik. “Ne isterseniz yandaki pastaneden alıp gelelim” dediler. Çayları mükemmeldi. Utanmadan dört bardak içtim. Aldıkları yeri öğrenip kendime de aldım.

- Herkes çok zayıf. Çoğu da uzun boylu. Yemeğe düşkün olmadıklarından mı diye düşündüm.

- Şillik tatlısını nerede yeriz sorusuna “o Urfa’da meşhur” dediler. Biber dedik, “Bize de Kahramanmaraş’tan geliyor” dediler. Besni üzümünü de mevsimi olmadığını söyleyip geçiştirdiler. Turist nereye para bırakacak?

- Tesadüf eseri bir peksimet fırınına rastladık. Bildiğimiz peksimetle alakası yok. Tuzlu ve şekerli tipleri var. İkisi de çok lezzetli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...