22 Nisan 2011 Cuma

BEŞ ŞEHİR

ISPARTA – KONYA – ANKARA – ADANA - ADIYAMAN

- Seni hala sevdiğimi fark ettiğim için bu kadar huysuz davrandım sanırım.
- Deli, sadece doğal davranmak her şeyi çözer. İyi yolculuklar. Öpüyorum.



İki insana âşık oldum. Diğerleri gücenmesin. İkisi de hayatıma yön verdi. Kendi gittiklerinden farklı bir yön.

Bugün ikinci hayatımın aşkını altıncı kez gördüm. Yine günübirlik. Yine farklı bir şehirde. Yine çoğunda yalnız kalamayarak.

Araya giren uzun zamanlar hislerin üzerine incecik perdeler çektiğinden, içimizdeki kar serçeleri sustu sanıyoruz. Aynı rüzgârda gözlerimizi kırpmaya başladığımız vakitse…



02 Haziran 2009 Konya. 226 gün sonra görmüştüm seni.
28 Ekim 2009 Ankara.
26 Kasım 2009 Adana. Aklımdaki son tarih. Son görüşmemiz.
22 Nisan 2011 Adıyaman. 512 gün sonra.

Böyle mi olmalı gerçekten? 512 gün mü geçmeli aradan? Ve onca zamana rağmen hiçbir şey azalmaz mı? Kendimden geçişim daha hafif seyretmez mi?

Dönüş yolunda yanımdaki yaşlı kadın görmesin diye ağlayışımı, içimden sürekli şarkı söyledim.

Arasını unuttum gitti bir an. O 512 günde ne yaşadıysam silindi. Kazandığım başarılar, aldığım çizikler. Seni bir görüşümden diğerine dek geçen süre anlamını yitirdi. Artık hiçbir şeyin beni mutsuz edememesini de anladım, mutlu edememesini de. Peki, böyle mi olmalı gerçekten?

Senin yanında olmayacaksam, ne anlamı var aldığım nefesin. Gittiğim işin, yazdığım yazının, güldüğüm cümlenin. 27 yılda seni 6 gün gördüysem, daha kaç şansım olacak ileride?

Yanına taşınmam lazım. İşsiz de gezsem. Spor da yapamasam. Yazı da yazamasam. Film de göremesem. Kimse beni sormasa da. Ben kimseye faydalı olamasam da.
Sana dokunamasam da. Yanına taşınmalıyım.

Sen benim yanıma taşınamayacağın için, ben bu fedakârlığı yapmalıyım.

Beni sevdiğini söylemesen de artık. Ben kimseyi sevemesem de.

Aşktan ölmenin ne olduğunu hatırlatırsın her gün bana işte. Dünyadaki bütün yalancı hüzün ve sevinçlerden arınırım.



Bir insanı bu kadar sevmenin ne demek olduğunu bilmeyenler var. Onlar her sabah işe gidip, hayatta kalmaya çalışanlar. Ya da bir evi ayakta tutmaya çabalarlar. Gördükleri her insana gülümser ya da sinirle bakarlar. Pozitiftirler. Negatiftirler. Ama sizinle etkileşirler. Dünyayı doldururlar. Benim sana duyduğum gibi bir aşkı bilenler ise sadece o aşka dalarlar. İçinde aşk olan her şey; bütündür. Anlamlıdır. Ülkenin dört bir yanını gezip binlerce kilometre insanla tanışmış olmam da boştur.

Sensiz geçirdiğim herhangi bir saniye, ölüme doğru görevini tamamlamış uydurma bir ölçü biriminden başka bir şey değil.



Sana hayır dediğim zamanları hatırladım. İki saatlik yollara üşendiğimi.
Telefon görüşmelerimizin sürelerini kaydedişim geldi aklıma. Aramadığın günler düşündüklerim.

Elimden geleni yapmıştım ama. Eminim buna.

Bugün diz dize oturduğumuz o 45 dakika, ömrüme 45 yıl katamadıysa; çok az kere daha sarılabileceğim demektir sana. Bugün sarıldığım 6 saniye gibi.

Bize bakan ve ne olduğu hakkında en ufak fikri olmayan 6 gözün kaydedemediği 6 saniye. Benim vücudumun asla unutmayacağı, tozlu kirli kalın kumaşların ardındaki vücuduna uzanma çabası.



Kimse bana hayallerine ne oldu demesin. Şunu yapacaktın Serkan, senden bunu bekliyoruz Serkan…

Benim.
Yaşamam.
Mucize.

2 yorum:

  1. senin için fedakarlık yapamayacak birine sen fedakarlık yapacaksın.. niye aşıksın diyemi? gözünde büyüttüğün kadar büyükmü merak ediyorum doğrusu

    YanıtlaSil

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...