8 Ekim 2009 Perşembe

SORULAR VE CEVABI (08.10.2009)


Annesi babası memur, yaşamının son yılları hariç ailesi hep borç içinde yüzmüş biri olarak tamamı bana kalan doktor maaşım neyime yetmiyor da uzman olup daha çok kazanmak isteyeyim ki?
Bakmaktan bile mutlu olduğum, dokunma ihtiyacı hissetmediğim, istediğim an görebileceğim kıvama getirdiğim biri yanımdayken neden uzaklaşmak isteyeyim ki?
İstediğim herşeyi yapabileceğim kadar özgür çalışma saatlerine sahip olduğum patronsuz-amirsiz-hocasız bir yerde çalışırken neden gidip birilerinin kölesi-bazı gıcık ortamların mecburisi olayım ki?
Uyuduğum uyandığım yediğim içtiğim aldığım sattığım giyinikliğim çıplaklığım yattığım kalktığım öptüğüm sevdiğim konuştuğum görüştüğüm mahremimken neden gidip birinin yanına taşınayım ki?
Trafik olmayan yollarım, park sorunu yaşamadığım sokaklarım, gürültüm, hayat pahalılığım yokken neden gidip bir kaosun içine dalayım ki?
Kendi isteklerimin yüzde yüz farkındayken hala neden başkalarının benden istediği şeyleri yapmak için debelendikten sonra büyümek için çok tembel olduğumun bir kez daha farkına varıp bahaneler üreterek kendimi kurtarmak zorunda kalıyorum ki?
En sevdiğim meslek için kılımı kıpırdatmazken en sevmediğim mesleğe bir beş yılımı daha neden söz vereyim ki?

1 yorum:

  1. Lacan'ın arzu diye nitelendirdiği şeyden, bizatihi kötü olduğunu bile bile önümüzde duranı değil de ulaşılmaz olanı istememizdeki garip çelişkiden kaynaklanıyor tüm bunlar. Lacan, arzunun iki yanlı, iki suratlı özelliğinden bahseder; "gizli memnu olana göz ucuyla bakmaya çalışmaktır arzu" der. Yani arzunun nesnesi her zaman karanlık ve belirsiz olmak zorundadır. Aydınlık ve belirgin bir şeyi ne diye arzulayalım ki? onu zaten biliyoruz..

    YanıtlaSil

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...