18 Temmuz 2009 Cumartesi

BALKON (18.07.2009)

Bir insanın ömrünü çalmak ya da bile isteye teslim etmek, geceyi gündüze karıştırmak, tam zamanlı bir iş gibi onu elde etmeye çalışmak ya da üzülmek bir yere kadar. Dün akşam bedenim iflas etti. Bu zihinsel tempoya, bugünlerde iyi beslenmesi bile direnemedi. Bütün vücudum ağrıyor, gözümü açamıyordum. Ayaklarımda ateş, yüzümde soğuk. Ve günlerdir saatin 22 oluşunu görmememe rağmen erkenden yatağa düştüm. Ne seni düşünecek gücüm kalmıştı, ne de kendimi o anda. Bir saat sonra neşeyle sesin geldi. Bir yerde eğleniyordun ve benden bir şey istemek için aramıştın. Hani bir daha beni aramayacaktın çünkü ben sana “her aramanda bir şey istiyorsun” demiştim? İşte hem kendiliğinden arıyor hem de bir şey istemek için arıyordun. Ama ben bitiktim. Hasta olduğumu söyleyip kapattım. Aşkından hasta olduğumu söyleyip kapatmak isterdim.
Sabah biraz daha açık görüyordum her şeyi. Vücudum iyileşmişti ve bana “beni hasta etmene de değmez artık o kadar da değil” diyordu. Haklıydı. Tek başıma yiyeceğim bir parça ekmeğin ait olduğu bir kendi içinde bütünü almaya yola düştüm. Kontağı çevirdiğimde Sezen yalısında uyuyordu belki ama sesi arabamdaydı. Karşı koymadım. Yolu birkaç yüz ekmek satın alacak kadar uzatıp evinin önünden geçmeye karar verdim. Gittim, gittim… Ev ölüydü henüz. Dönüşte yüzüm biraz daha yukarıdaydı artık. Güneş ya da bakkalcı(!) işe yaramıştı. Birden irkilip camdan dışarı baktım. Dönüş yolunda yine evinin önünden geçiyordum. Balkonda geceyi seninle geçirdiği aşikâr o renkli gözlerle benim koyular birbirine kilitlendi. O benim ne demek istediğimi anladı, ben onun. Kıskanmadım, imrenmedim. Sadece çok uzaklara gitmek istedim bu saplantıdan. Evime geldim, ekmeği mutfağa bırakıp bunu yazdım.

1 yorum:

2023 - Kalan 6 Ay

Temmuz, on beş ay sonra spor salonlarına döndüğüm ve eğer bir kaza bela olmazsa, nasıl öleceğimi de öğrendiğim ay oldu. Bunun getirdiği duyg...